27 Haziran 2010 Pazar

Anne-Baba gezenti olmuşken Arda cephesinde durum

Evde babaanne, dede, hala, Ege dörtlüsü sayesinde Arda anne babayı aramadan 48 saat geçirdi diyebilirim. Böyle zamanlarda başlarım çekirdek aileye şöyle cümbür cemaat yaşamak vardı diyorum. Kalabalık evde çocuk öyle çok uyaran alıyor, bir anda öyle çok şey öğreniyor ki..
Ege görüşemediğimiz 4-5 ayda çok büyümüş, çok durulmuş tam bir abi olmuş. Arda ile uzun sürelerle vakit geçiriyorlar. Bundan her ikisi de hoşnut. Ege' nin tek sorunu oyun oynarken Arda' nın tv önünde dikilmesi oldu sanırım şu geçirdiğimiz iki günde ama Arda da en sonunda abiyi örnek alıp yanına oturup izleyerek, Ege ordan kalktıktan sonra da kumandayı kapıp oynun oynamaya çalışarak hem sorunu çözdü hem de herkesi eğlendirdi.




Ege abi gözlük takar da benim oğlum takmaz mı?

Babaanne, dede, Ege ve abi zaten bir çırpıda ağzından dökülde de Arda' nın hala demek zor geldi nedense. Zaten bakıyorum çene düştü çok konuşuyor ama aynı harflerin etrafında dönüyor bütün kelimeler. T,k,c,y,h,r ilk anda aklıma gelen ve çıkaramadığı sesler. Hala sorununu da Banu diyerek çözdük:) Hem hala mutluu hem Arda daha ne olsun :)

Paylaş

26 Haziran 2010 Cumartesi

Dün gecenin özeti:
Oğlum cozmadan uyumuş, yağmur yağmadı ve Rammstein çoook güzeldi.
İzlediğim en güzel sahne şovuydu. Bu kadar sert, bu kadar yorucu bir müzik ancak böyle bir sahne şovu ile  herkesi sahneye kitleyebilirdi, helal olsun dedim.
Fotoğraf makinem olmadığı için çok ama çok hayıflandım..Bu akşam nasıl geçecek bakalım hem ev hem konser cephesinde..

25 Haziran 2010 Cuma

Sonisphere Istanbul 2010

Bu haftasonu boyumuzun ölçüsünü almaya gidiyoruz, buraya
Yağmur tepemizden indirirken, bizim gençliğimizdeki şarkılar çoktaaan mazi olmuşken, bakalım oradaki havaya uyum sağlayıp eski keyfi alabilecek miyiz? Yaşayıp göreceğiz.
Ama ayağımıza gelmişlerken kıramadık işte napalım..:)



Paylaş

23 Haziran 2010 Çarşamba

Yirmidört Haziran İkibinaltıdan Bu Yana..

Elini tutalı 10 sene, bir deftere imza atalı 4 sene olmuş..
Ne çabuk olmuş, ne çabuk geçmiş zaman..
Öyle eğlenceli, romantik,anlatılası bir hikayemiz yok bizim.. Ne zaman elini tuttum, ne zaman sen benim sevgilim oldun bilmiyorum. Evlenene kadar yıldönümlerimiz hiç olmadı.. Yavaş yavaş, hayatın akışı içinde gelişti herşey..Sabırla, emekle ördük biz ikimizi 'biz' yapan herşeyi. Yüksek sesler, hırçınlıklar, sebepli yada sebepsiz kavgalarımız hiç olmadı. Ağzımızdan çıkana , çıkmadan kulak verdik hep, susmayı bildik, gencecik yaşımızda kendimize ve birbirimize saygımızı kaybetmeden, sevgimizi ise hep katlayarak, büyüdük.
Sonra bir gün ve ne tesadüftür ki, biribirimizden habersiz hemen hemen aynı günlerde , dönüp baktık ardımıza. Bu hayatta yanyana durmadan olamayacağımızı, eksik kalacağımızı anladık. Öylesine bir sohbet esnasında karar verdik evlenmeye, şaşırmadık kararımıza, aynı gözlükten ve aynı kalpten bakmayı zaten öğrenmiştik..
Tanıyıp tanımadığı bütün canlıları seven, geleceğe dair ümidi hiç tükenmeyen, kendine yeten,  hayallerinin peşini bırakmayan,yaşadığı anın keyfini çıkarmayı bilen,adaletli, tanıdığım en vicdan sahibi, aynı zamanda elinden de çoook iş gelen bu adama benzeyen bir oğul yetiştirmeye çalışıyorum şimdilerde..Ve babasına tapan minik canavarın büyümesini kah yorgunlukla, kah koşturarak ama mutlaka keyifle izlerken, hayatta verdiğim en iyi kararın seninle bir yaşam olduğuna tekrar tekrar karar veriyorum. Seni çok seviyorum..

Paylaş

22 Haziran 2010 Salı

Bez mi? Evet ya bez..

Annemle günde milyon kere yaptığımız bir telefon konuşmasının ortasındayız:

Ben: Hani kaka yaptığında elini poposuna götürüyor ya rahatsız olup, haftasonu baktım normalde de o el hep popoda, hemen hemen beline gelen yerde. Acıyor mu, ağrıyor mu dedim, elledim filan anlamadım birşey. Bir yeri ağrısa acısa anlarız değil mi anne ya? Neden el totoda dolaşsın ki?.. O kadar atıyoruz tutuyoruz, acısa ağlar filan heralde bla bla bla

( endişe atsayısı yüksek daha bir sürü cümle sıraladım )

Annem: Bezi rahatsız ediyor olmasın?

Ben:???!!!! ah evet dimiii bez...

( Bir rahatlama, mutluluk, sonra iç hesaplaşma: Çok yaşamazsın kızım sen, bez gelmez mi aklına insanın, bu sıcak havada totoda naylon rahatsız ediyor olabilir.. Ah anne sen çok yaşa emi :) Ama ben çok yaşamam kesin cık cık cık.. Pozitif düşünce gücü gibi birşeyler mi okusam acaba ben bu günler de ?...)

Paylaş

13 Haziran 2010 Pazar

Bu da böyle bir ilkti işte..

İlkler hep güzel olacak, sevindirici olacak diye bir şey yok değil mi?
Cumartesi öğleden sonra annem sıcakta bir sürü yol tepti, akşam bir kaç saat Arda ile vakit geçirsin, biz de Çağlar' la dışarı çıkalım diye.
Hiç yapmadığımız şey değil aslında, bundan önce de bir kaç defa teyzesi ile babaannesi ile akşamını geçirdi Arda. Hepsi de sorunsuz akşamlardı. O yüzden annemden böyle bir teklif gelince hayır demedik biz de..
Tüm gün birlikteydik, akşam 7,30 da Arda' nın yemeğini yedirip, hazırlanıp çıktık. Her zamanki seramoni ile bize el sallayip uğurladı.
Çok uzağa gitmek istemedi canımız, Beylerbeyi'ne indik, çok da uzatmayıp yemek yer kahve içer döneriz diye plan yaptık kafamızca. Yemeğimizi yiyip tam kalkmıştık ki annem telefon etti. Arkadan çığlık kıyamet bir ağlama, annem bana anahtar nerede dışarı çıkalım biz biraz Arda ile diye soruyor.. :) Hayrola dedim, 8.30 tan beri ağlıyor dedi.. Telefonu verdi annem, geliyorum Arda' cım, ben geleceğim, meme emip uyuyacağız dedim, ağlama kesildi. Döndük tabii eve, aklıma hiç biz olmadığımız için ağladığı gelmedi açıkçası.
Dedim ya daha önce de böyle akşamlar geçirmişti.
Saat 8.30 civarı, alt değişip pijamalar giyilince , oda oda anne aramış, sokak kapısını açıp anne neede? sorularının ardından da bir ağlama tutturmuş..  Benimle telefonda konuştuktan sonra sakinlemiş ama uyumaya da yanaşmamış.. Biz eve girdikten 3-4 dakika sonra uykuya daldı zaten.
Bu bir ilkti bizim için. Arda 4 aylıktı ben çalışmaya başladığımda, annenin her sabah gidip her akşam gelmesi , O' nun için çok normal bir rutin. Hiç ağlayarak göndermedi bizi, hep el sallayarak, öpüşerek ayrıldık. Anne varken meme emerek uyumasına rağmen, teyzesi ve babası ile uyuduğu akşamlar da oldu sorun çıkarmadan. Anne yoksa meme yok, yatar uyurum mantığını çalıştırdı hep. Neydi peki bu şimdi?
Biraz düşününce hatanın nerede olabileceğini kestirdik, yani kestirdiğimizi sanıyoruz. Hiç akşam evden çıkıp gitmedik şimdiye kadar, sabah çıktık akşam geç geldik. Öyle olunca tüm günü anne olmadan geçiren Arda , günün devamını da getirdi tabii.. Bir sefer de onu uyutup öyle çıktığımızı hatırladık. Gece uyanıp da babaanne ile karşılaşınca kalkıp oturmuş ama kriz çıkarmamıştı.
Bu da böyle bir ilkti bizim için, artık olan bitene çok daha duyarlı olduğunu, rutine uymayan durumlarda sert tepkiler verebileceğini hatırlattı bize..Bana anlatmadan , açıklamadan nereye gidiyorsunuz, geri gelin çabuk dedi..
2 hafta sonraya , aylar öncesinden alınmış biletlerimiz var, biletleri yakmak bir şey değil ama Arda' nın buna alışması gerekiyor. Nasıl bir yol izlemeli, ne yapmalı,, Anne şimdi düşünüyor..

Paylaş

12 Haziran 2010 Cumartesi

Bugün O' nun Doğumgünü

Bizim evdeki büyük adamın doğumgünü bugün.
Senelerdir 20' li rakamlardan 30'lulara geçememişti kocacım, kendi geçmişti de gönlü, ruhu oralarda kalmıştı sanki. Bu sene ilk defa telaffuz etti 30' lu yaşlarını.. Biraz buruldum sanki onun ağzından duyunca.
Hem ' 20' leri unut, daha ne kadar küçüleceksin, yok artık kaç sene geçti 20' lerden bu yana ' diye şakayla karışık takılırken her yaş gününde, bir yandan da bitmeyen enerjisi, hayalleri, gelecek planları, hırsı, azmi, neşesi hep 20' lerde kaldığı için mutlu oldum, gücümü, ivmemi aldım ondan.

Baba olmak mı kabullendirdi sana yeni yaşlarını? Belki.. Oğlun yetişemediğin bir hızda büyürken senelerin geçtiğini daha mı kolay idrak ediyor insan, ne de olsa gözünün önünde gün be gün bebeklikten kurtulan bir canlıyı izliyorsun.
Her ne olursa olsun sebebi, sen kalbini 20' lerinde tutmaya devam et.
Neşeni, heyecanlarını, meraklarını hep o yaşlardaki gibi dinç tutmaya, hayallerinin peşinden koşmaya, isteklerin için çabalarken 20' li yaşların azmini içinde hissetmeye devam et..
Çok çok seneler sonra 20'ler güzeldi, 30' lar daha güzel, 40'lar çok daha güzeldi diye anlatabilmek için, yüzündeki çizgiler kahkahalarından kalmış olsun diye, o çok sevdiğin 20' leri hiç unutma, içinde hisset..
Hep böyle kal yani, hep seni tanıdığım 20' lerindeki gibi..
Beyazlarını çoğaltmış olsam da! :) geçen yıllar boyunca , ben gözlerine her baktığımda, o genç, enerji dolu adamı görüyorum.. Yeni yaşın kutlu olsun, seni çok seviyorum!..

Paylaş

8 Haziran 2010 Salı

Bahar Dönemi Bitti, Hem Mutlu Hem Hüzünlüyüz Biz..

Music Together bahar döneminin son dersini yaptık Cumartesi günü. Bu sefer çimenler üzerinde kuruldu kocamaan bir daire. Sadece kendi seslerimiz ile açık havada, sınıftaki ritmi ve coşkuyu yakalamaya çalıştık. Havanın ve çocukların güzelliği yeterliydi zaten eğlenmek için ama anladım ki aslında her hafta bunca insanı bir araya toplayan, Yapıncak' ın enerjisi, isteği, sadece çocukları değil, anneleri babaları motive etmeye çalışan, bıkmadan, usanmadan, yorulmadan binbir hareket ve mimikle şarkılara renk ve hareket katan haliydi.

Bir insanın yaptığı işi sevmesinin ne demek olduğunu gördüm ben her hafta O'nda. Her şarkıda oğlumun kitlenerek bizden çok öğretmenini izlemesi, derse katılmak isterken yaptığı beceriksiz hareketlerde bile gözünü Yapıncak' tan ayırmaması, O' nun çocuklar üzerinde yarattığı etkiye bir örnektir.
Geçirdiğimiz 10 hafta Arda' ya çok ama çok şey kattı. Konuşmasının gelişimine de katkısı olduğunu düşünüyorum bu derslerin. Yolda yürürken bile sağdan soldan gelen müziklere kulak kabartan, her firsatta , her ritme ayak uydurmaya çalışan, bizim ağzımızdan çıkan kelime vurgularına bile dikkat edip taklit etmeye çalışan bir noktaya geldik. Sosyalleşmesini, çekingenliğini atmasını vs bunları saymıyorum bile.
Bize gelince, çok güzel arkadaşlar edindik, bir sürü miniğimiz oldu hatırladığımız , andığımız. Arda ile birlikte biz de eğitildik. Son dersteki küçük kanon denemesi anne babaların da dersini iyi çalıştığını açık seçik gösterdi :)


Yaz döneminde yokuz ama sonbahara sanırım yine oralarda olacağız. Bu enerjisi yüksek grupla bir araya gelmek, yeni minikler tanımak, yeni arkadaşlar edinmek , belki de eskilerle yeniden buluşmak için. Arda' nın müzik adına kazanacağı şeylerden zaten çok eminim. Bize bu güzel tecribeyi yaşattığı için Yapıncak' a sonsuz teşekkür ve sevgilerimi gönderiyorum.

Paylaş

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails