3 Aralık 2013 Salı

Üzgün, Aç ve Galip (mi)

Evet böyle uyudu.
Üzgün ,aç ve kendince galip!
Eğer bu bir yarışma ise belki de gerçekten O kazandı..
Bu akşamın özelinde ama son günlerin genelinde olanları özetleyeyim.
Biz akşamları yemek yerken televizyon açmıyoruz. Zaman zaman mutfakta zaman zaman salonda yiyoruz. Mutfakta zaten televizyon yok. Salondakinin ise hiç açılmadığı günler oluyor kimi zaman ama yemek yerken özellikle açmıyoruz.
Ha evde misafir vardır, kalabalıktır o zaman zaten pek çok kural esnemektedir, bu da esner..
Bu akşam da masa salonda hazırlanmıştı. Bu sıpa televizyonu açmamızı istedi. Biz de yok dedik. Yemeğimizi yiyelim sonra açabiliriz. Daha en ufak bir ikna çabasına girmeden son günlerin klasiğini patlattı: O zaman ben de yemek yemem!
Peki, yeme tabii..
En ufak sesimiz yükselmiyor, en ufak bir kızma belirtisi göstermiyoruz. Ve aslında gerçekten sinirlenmiyoruz. Bu tip durumlarda her zaman tamam sen bilirsin deyip, yaptığımız şeye devam ediyoruz.
Ama masada çok sevdiği bir yemek var. Aklı masada lakin öyle bir inat ki kendisi nuh der peygamber demez, ben biliyorum çocuğumu.
Nitekim son bir kere, masayı toplayacağım Arda, yemek istiyorsan gel dedim. Gelirim ama televizyonu aç dedi! Bakar mısın cüceye? Hayır annecim deyip kaldırdık masayı.
Sonra gittim öptüm kokladım, hadi dedim okuldan getirdiğin çalışmaları yapalım. Küs ya bana, bize ve hatta o anda tüm dünyaya, kalkmıyor yerinden. Hadi dedim akrobat ol koltuğun arkasından buraya atla da öyle gidelim. Neyse canlandı bu, atladı geldi..
Oturduk, boyadık , kestik derken uykum geldi dedi. 
Hazırlık aşamasını çabuk bitirip bizim yatağa kondu cüce. Çok uykusu var ama kitap okumadan olmaz. Baba okusun, tamam. Baba da bitmiş okeye dönüyor. Adam eve geldiğinden beri oturmamış, minnağı yıkamış,yemek hazırlamış,masayı kurmuş,  toplamış.. Tamam dedi bir tane seç de gel.
Bizim delibozuk hoop bozuldu yine: O zaman okumayacağım ben kitap çünkü iki tane istiyorum. Baba da çok yorgunum Arda'cım dedi ve devamını getiremedi çünkü bu çoktan küsme pozisyonu almış popoyu devirmişti bile.
E tamam sen bilirsin dedik yine..
Diyoruz demesine de içim de şişiyor bir yandan. Başlıcam senin tavrına da pazarlığına da diye söyleniyorum içimden. Bir yanım da ortamı tartıyor acaba başka bir durum mu var anlayamadığım diye..
Az beklese belki orda baba birini de ben seçeyim o zaman deyip belki kolay okunan kısa bir kitap seçecek hem kendini hem onu rahat erdirecek. Ama ona bile izin vermiyor, hemen yok o zaman hiç yapmayalım deyip dönüyor arkasını.
Beyimizin son günlerdeki genel hali bu. En ufak bir uzlaşma , anlaşma çabasına girmeden, kendi dediği harfiyen olmazsa, tümden vazgeçiyor yapacağı şeyden. Kendince galip tabi bu durumda ama aslında bu şekilde hiç bir istediğine ulaşamadığının da farkında değil.
Ama bu akşam benim de sabrımın tükendiği bir ana geldi ve baba odadan çıkınca dedim ki:' Annecim farkında mısın, bu akşam boş yere inatlaştığın için istediğin hiç bir şeyi yapamadın ve hepimiz çok üzüldük..'
Ve bana bakışından anladım ki o an anladı galibiyetinin aslında mağlubiyet olduğunu!..
Gözleri doldu, dudak büküldü..Ah bir ağlasa..Yok ağlamaz öyle ha deyince..
Toparlandı çevirdi kafasını, ben şu anda bu konuyu düşünmüyorum ki anne! dedi ve uyudu..
Üzgün, aç ve hala kazandığına inanmaya çalışan, tükürdüğünü asla yalamamak üzerine programlanmış bir beş yaş veledi olarak uyudu..
Ben mi? Ben de üzgün, yorgun ve uykuluyum. Şimdi gidip cücenin sıcacık koynuna gireceğim..

1 yorum:

larcencielblog dedi ki...

Tavrını severim :)

Çınar ben kılıklı, dayanamaz küslüğe, anında yelkenleri suya indirir. Bakalım bu ikinci yavru nasıl olacak?

Yalnız, aslında ne olduğunu anlamış olması iyi. Yaşayarak öğreniyoruz hepimiz sonuçta bir şeyleri :)

Bu arada, fark ettim ki, okumaya devam ettiğim tek anne-çocuk blogu sensin. Ben de bir yeniden başlasam keşke!

Öperim seni ve oğlanları :)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails