Çok olağan başlamıştık sabaha..
Anneeee kakam geldi! dedi. Baktım kaka değil su..
Hayatında ilk defa ishal kaka yaptı bu sabah. Bebekliği, minicikliği hepsi dahil..
Kendisi pek rahat, pek normal ama beni aldı bir düşünce. Bir hafta içinde aralıklı günlerde kusma , arkasından ishal bir kaka..Ateş yok halsizlik yok hiç hiç hiç bir şey yok..
Acaba bu buğday mevzuu bizi sindirim sisteminden mi vuracak? Yok eğer buğday değilse o zaman nedir durup durup 2-3 günde bir hortlayan ki buğdaylı birşey de yemiyor bu aralar? diyerek didiklenmeye başladım. Ateşi çıksa ona da razıyım en azından bakteri, virüs her ne haltsa ortaya çıkar, yapacağını yapar çeker gider ..
Neyse ki Çağlar sakin adam. Doktoru aradı, not bıraktı. Daha salı günü görüşmüş, anormal bir seyir izlerseniz belki bir kan tahlili yaparız demişti.
Saat 10' a kadar ben kendimi didikledim, Çağlar oğluyla oynadı. Doktor amca geri aradı.
Bir kere ishal kaka yapmış olmak hiç bir şey demek değil. Kusmalarla bağlantısı olabilir de olmayabilir de, izleyin, tatilinizi yapın, geri dönünce görüşürüz dedi. Bütün bunlara dayanak da sıpanın enerjik hali, en ufak bir rahatsızlık belirtisi göstermemesi oldu.
Ama anne kişisi gerilmiş, bavul hazırlanacak, Arda' ya ekmek yapılacak, alışveriş yapılıp en azından Arda için yemek yapılacak..
İşte tam bunlar kafasından geçerken ve bu sırada evdeki bütün telefonlar çalarken, sıpa gelip elimdeki telefonu çat diye kapadı. Sesimdeki ton farkını da fırsat bilip cozurtulu bir ağlama tutturdu..
Anne ağlar- Arda ağlar şeklinde giyindik, bari dedik baba bizi markete kadar bıraksın da hem hava alalım hem alışveriş yapıp dönmüş olalım, ikimiz de sakinleyelim.
Güzel bir karardı, marketten çıkana kadar..
Çıktım ki evin anahtarının olmadığını farkettim.
Çağlar Mecidiyeköy'den Çengelköy' e U dönüş yaptı, bizi kaldırımda yakalayıp ters geri eve attı.
Ne birtanecik kocam var ki gık demedi.
Bunca yolu bana geri döndürdün demedi.
Sabah sabah ikiniz birden zırıl mırıl beni yediniz demedi..
Demedi işte hiç bir şey demedi..
Oğlunu öptü, şakalaştı, sanki sabahın köründe normal normal işe gidiyormuş gibi çıktı evden ters geri aynı yolu gitmeye..
Biz ise saat 13.30 itibarı ile mide ve popo kaynaklı hiç bir sorun yaşamadık. Pilav pişirdik, tamirat yaptık, yemek yedik, kitap okuduk ve Arda uyudu.
Tonla yapılacak işe rağmen ben de bu resimlere daldım.
Ne çabuk geçiyor zaman, ne çabuk büyüyor çocuklar,,
Hep iyi olsunlar istiyor yürek ama hayat bu iyisi de olacak kötüsü de değil mi?
Bu halimize şükür, bin şükür..
Paylaş
Anneeee kakam geldi! dedi. Baktım kaka değil su..
Hayatında ilk defa ishal kaka yaptı bu sabah. Bebekliği, minicikliği hepsi dahil..
Kendisi pek rahat, pek normal ama beni aldı bir düşünce. Bir hafta içinde aralıklı günlerde kusma , arkasından ishal bir kaka..Ateş yok halsizlik yok hiç hiç hiç bir şey yok..
Acaba bu buğday mevzuu bizi sindirim sisteminden mi vuracak? Yok eğer buğday değilse o zaman nedir durup durup 2-3 günde bir hortlayan ki buğdaylı birşey de yemiyor bu aralar? diyerek didiklenmeye başladım. Ateşi çıksa ona da razıyım en azından bakteri, virüs her ne haltsa ortaya çıkar, yapacağını yapar çeker gider ..
Neyse ki Çağlar sakin adam. Doktoru aradı, not bıraktı. Daha salı günü görüşmüş, anormal bir seyir izlerseniz belki bir kan tahlili yaparız demişti.
Saat 10' a kadar ben kendimi didikledim, Çağlar oğluyla oynadı. Doktor amca geri aradı.
Bir kere ishal kaka yapmış olmak hiç bir şey demek değil. Kusmalarla bağlantısı olabilir de olmayabilir de, izleyin, tatilinizi yapın, geri dönünce görüşürüz dedi. Bütün bunlara dayanak da sıpanın enerjik hali, en ufak bir rahatsızlık belirtisi göstermemesi oldu.
Ama anne kişisi gerilmiş, bavul hazırlanacak, Arda' ya ekmek yapılacak, alışveriş yapılıp en azından Arda için yemek yapılacak..
İşte tam bunlar kafasından geçerken ve bu sırada evdeki bütün telefonlar çalarken, sıpa gelip elimdeki telefonu çat diye kapadı. Sesimdeki ton farkını da fırsat bilip cozurtulu bir ağlama tutturdu..
Anne ağlar- Arda ağlar şeklinde giyindik, bari dedik baba bizi markete kadar bıraksın da hem hava alalım hem alışveriş yapıp dönmüş olalım, ikimiz de sakinleyelim.
Güzel bir karardı, marketten çıkana kadar..
Çıktım ki evin anahtarının olmadığını farkettim.
Çağlar Mecidiyeköy'den Çengelköy' e U dönüş yaptı, bizi kaldırımda yakalayıp ters geri eve attı.
Ne birtanecik kocam var ki gık demedi.
Bunca yolu bana geri döndürdün demedi.
Sabah sabah ikiniz birden zırıl mırıl beni yediniz demedi..
Demedi işte hiç bir şey demedi..
Oğlunu öptü, şakalaştı, sanki sabahın köründe normal normal işe gidiyormuş gibi çıktı evden ters geri aynı yolu gitmeye..
Biz ise saat 13.30 itibarı ile mide ve popo kaynaklı hiç bir sorun yaşamadık. Pilav pişirdik, tamirat yaptık, yemek yedik, kitap okuduk ve Arda uyudu.
Tonla yapılacak işe rağmen ben de bu resimlere daldım.
Ne çabuk geçiyor zaman, ne çabuk büyüyor çocuklar,,
Hep iyi olsunlar istiyor yürek ama hayat bu iyisi de olacak kötüsü de değil mi?
Bu halimize şükür, bin şükür..
Paylaş
7 yorum:
babalar çoğu zaman hayat kurtarıyor :)
Nası kızıyım ki size, ne diyim ki? Bu kadar güzelliklerinizi yaşarken, bi sabah Istanbulu tavaf etmişim çok mu :)
Hayat her gün bayram olacak değil ya diyordum ama, bu günün ne eksiği varmış ki bayramdan seyrandan :)
Öyle gülümseyerek baka kaldım tam yorum yapacakken,yorumları okuyunca:))Allah huzurunuzu,bütünlüğünüzü bozmasın..
Geçmiş olsun bu arada..
:) Çok şükür canım çok şükürr...
geçmiş olsun..
afferin size güzel arkadaşlarım...
ağzınızın tadı bolzulmasın inşallah:))
takipyetim bundan böyle:)
bende beklerim sayfama...
sevgilerimle...
Yorum Gönder