Safranbolu' ya evlenmeden önce hiç gitmemiştim.
Benim için turistik bir yer, belki bir tura katılıp tek günde gezilecek minicik bir kasaba, bilemedin en fazla değişik bir haftasonu alternatifiydi.
Çağlar için ise tüm çocukluğu ve gençliği boyunca , araba ile on dakikada ulaşabildikleri ve çok canları sıkılınca gittikleri, haftasonları ise kalabalık olduğundan uzak durdukları bir mekandı Safranbolu.
Haftasonu gidince lokum getirirdi bana :)
Evlenme hazırlığımız sırasında çok da kafa yormayıp Safranbolu'daki bir otelde organize edilecek düğüne tamam demiştik. Ben hiç görmemiştim oteli, Çağlar' ın da çok fikri yoktu.
2006 senesinin 19 Mayıs' ında annem babam ve ben hem düğün öncesi aileler arası samimiyeti artırma turları çerçevesinde hem de nerede olacak düğün görsünler de gelin ve damat toptan olaya yabancı kalmasın diye kalkıp gitmiştik Safranbolu' ya.
Otel çok güzeldi ama Safranbolu daha güzeldi..
Çağlar' la oteli görüp sonra Safranbolu sokaklarında turlarken çay içmek için oturduğumuz bir Safranbolu evinin bahçesine hayran kaldık. Burada da düğün ne güzel olur, ah keşke filan derken kendimizi o akşam iki ailenin karşısında 'ama ee şey keşke o bahçede olsa düğün' derken bulmuştuk.
Onca hazırlığı iptal ettiler!
25 Haziran' da yapılacak düğünün o ana dek yapılan tüm hazırlığını 19 Mayıs' ta iptal etmiştik!
Ne ayıp etmiştik aslında ama haklarını yiyemem hiç bir aileden ses çıkmadı. Bir kere olsun demediler ki eh be çocuklar aklınız neredeydi..
2011 senesinin 19 Mayıs' ında, Arda' yı babaannenin oyunlarına teslim edip, düğünün yapıldığı bahçenin önünden bir kere daha yürüyüp daldık çarşı içine.
Orada düğün yaptığımız için, sevdiklerimiz bizim için onca yolu teperek geldikleri için, son bir ayda baştan organize edilen her şeyde bizim ve arkadaşlarımızın emeği olduğu için ve her gidişimizde başka bir köşesini sevip ve tabii keşfedip, bir miktar yalnız vakit geçirebildiğimiz için daha çok sever olduk Safranbolu' yu.
Bu sefer de bir başka güzel geldi gözüme..
Yağmur yüzüden daha az kalabalık ve bahar yüzünden daha çok çiçekli..
Hiç bitmeyen restorasyon çalışmalarının yanında yanmış güzelim bir Safranbolu evi de canımızı acıttı dolaşırken. Kimi evlerin içinde halen yaşam var, kimileri pansiyon olmuş. İçinde yaşananları tek tip olmayan perdelerinden, kimisi açık kimisi kapalı pencerelerinden hemen anlıyorsunuz. Pansiyon olarak işletilenler tabii ki daha bakımlı ama daha cansız geliyorlar gözüme.
Yine de manzara tadına doyulmaz güzellikte.
Tek görüntüyü bozan şey heryerde olduğu gibi çatılardaki çanaklar.
Onları da görmezden geldiğimde bu güzel manzara bir Heidelberg' de aynı tadı vermişti bana, bir da Amasya' da.
İlk fotoğraf 2006 senesinden, düğünün yapıldığı bahçeden bakınca gözükenler..
Diğerleri ise çarşı içindeki Boncuk Cafe' de oturduğum yerden gözüme takılanlar sadece.
Benim için turistik bir yer, belki bir tura katılıp tek günde gezilecek minicik bir kasaba, bilemedin en fazla değişik bir haftasonu alternatifiydi.
Çağlar için ise tüm çocukluğu ve gençliği boyunca , araba ile on dakikada ulaşabildikleri ve çok canları sıkılınca gittikleri, haftasonları ise kalabalık olduğundan uzak durdukları bir mekandı Safranbolu.
Haftasonu gidince lokum getirirdi bana :)
2006 senesinin 19 Mayıs' ında annem babam ve ben hem düğün öncesi aileler arası samimiyeti artırma turları çerçevesinde hem de nerede olacak düğün görsünler de gelin ve damat toptan olaya yabancı kalmasın diye kalkıp gitmiştik Safranbolu' ya.
Otel çok güzeldi ama Safranbolu daha güzeldi..
Çağlar' la oteli görüp sonra Safranbolu sokaklarında turlarken çay içmek için oturduğumuz bir Safranbolu evinin bahçesine hayran kaldık. Burada da düğün ne güzel olur, ah keşke filan derken kendimizi o akşam iki ailenin karşısında 'ama ee şey keşke o bahçede olsa düğün' derken bulmuştuk.
Onca hazırlığı iptal ettiler!
25 Haziran' da yapılacak düğünün o ana dek yapılan tüm hazırlığını 19 Mayıs' ta iptal etmiştik!
Ne ayıp etmiştik aslında ama haklarını yiyemem hiç bir aileden ses çıkmadı. Bir kere olsun demediler ki eh be çocuklar aklınız neredeydi..
2011 senesinin 19 Mayıs' ında, Arda' yı babaannenin oyunlarına teslim edip, düğünün yapıldığı bahçenin önünden bir kere daha yürüyüp daldık çarşı içine.
Bu sefer de bir başka güzel geldi gözüme..
Yağmur yüzüden daha az kalabalık ve bahar yüzünden daha çok çiçekli..
Hiç bitmeyen restorasyon çalışmalarının yanında yanmış güzelim bir Safranbolu evi de canımızı acıttı dolaşırken. Kimi evlerin içinde halen yaşam var, kimileri pansiyon olmuş. İçinde yaşananları tek tip olmayan perdelerinden, kimisi açık kimisi kapalı pencerelerinden hemen anlıyorsunuz. Pansiyon olarak işletilenler tabii ki daha bakımlı ama daha cansız geliyorlar gözüme.
Yine de manzara tadına doyulmaz güzellikte.
Tek görüntüyü bozan şey heryerde olduğu gibi çatılardaki çanaklar.
Onları da görmezden geldiğimde bu güzel manzara bir Heidelberg' de aynı tadı vermişti bana, bir da Amasya' da.
İlk fotoğraf 2006 senesinden, düğünün yapıldığı bahçeden bakınca gözükenler..
Diğerleri ise çarşı içindeki Boncuk Cafe' de oturduğum yerden gözüme takılanlar sadece.
4 yorum:
5 sene ineboluda yaşayıp yılda 2 kez safranboluya giden yoldan geçmemeize rağmen gitmedik, 1 kere niyetlenip kalacak yer bulamamıştık, içimde kaldı ama mutlaka gideceğim:)
Heralde yakında olunca insan hep elimin altında diye düşünüp gitmiyor, gezmiyor.Sorsan İstanbul' un neresini gezdim acaba ben de..Gidecek olursanız kalacak yer ve diğer herşey için seve seve yardımcı oluruz :)
Zeynep, düş gibi olmuştur herhalde düğününüz. Ben, çok severim Safranbolu'yu. Öyle sıcacık, öyle güzel bir yer ki. Ne diyeceğim, gelecek yıl 19 Mayıs'ta Safranbolu'da buluşalım. Ne güzel olur değil mi? Kucak dolusu sevgiler.
Umur, unutmam bu teklifi tamam mı? :)
Yorum Gönder