Bazen bir sürü güzel şey aynı güne doluşmak içim beklerler ya, dün öyle bir günmüş işte..
Halbuki ne çok yorulduk ana - oğul..
Öğlene yakın okuldan almaya gittiğimde müzik dersindelerdi. Okulun içinde vakit geçirmek bütün annelere iyi geliyor mudur? Bana çok iyi geliyor..
Müzik dersinden çıktığında ve okuldan çıkmaya hazırlandığımız sırada, müzik öğretmeni geldi yanımıza. Ne yalan söyleyeyim çok ciddi geldi bana, hiç anaokulu öğretmeni gibi değil bayağı öğretmen gibi..
Siz dedi Arda' nın annesi misiniz?
Evet dedim.
Bir kaç derstir denemeler yapıyorum, hiç ritm kaçırmıyor dedi.
Yani? dedim.
Yani dedi verdiğim melodiyi hatasız ritme dönüştürmek, yada verdiğim ritmi, arada kaçak olmadan mırıldanabilmek, bunlar güzel şeyler dedi. İyi bir kulağın göstergesi.
Dedim ya çok ciddi.
Sevinç bile gösteremedim söylediklerine o anda.
Ama çocuklar çok şenşakrak çıktılar dersten, Arda desen ağzı kulaklarında..
Demek velilere mesafeli diye düşünürken tam, sanırım Arda daha 3 değil, bu kışı geçirmesini bekleyin, sonra enstrüman deneyin derim ben dedi. Zaten kış boyu ben de izlerim onu.
MT den bahsettim biraz. Orası perçinlemiş kulağını besbelli dedi.
Tesadüf olamaz mı dedim.
Sanmam bu kaçıncı dersimiz ama zaten zaman gösterir bunu dedi.
Sonra onu da alıp okuldan çıktık, arabada sıpa öğretmenine evini yerini yurdunu sorunca, kadını daha bir dolu konuda soru bombardımanına tutunca anladım ki onunki tanımadığı veliye karşı bir mesafe hali, rahatladım.
Sonra hemen uyuz anne rolüme geri dönüp Cumartesi günkü toplantıda soracaklarıma yenilerini ekledim. Oyunsuz bir ders miydi bu? Ders miydi yani?
Daha sonra zeytin gözler muayene edildi.
Babanın ileri boyuttaki göz tembelliği, annenin göz bozukluğu, hiç biri uğramamıştı Arda' ya.
Orada gönlümce sevindim işte hem sağlam kulaklara, hem de sağlam gözlere :)
Uğranılması gereken duraklar bitmemişti.
Biraz mızırtılı biraz keyifli her türlü işimizi halledip, son durak olan berbere geldik, akşam 5 civarı.
Ben yorgunluktan kendimi koltuklara attım, Arda berber abi ile eğlenceli bir sohbette, sen beni tamir mi ediyorsun şimdi diyor, abi gülüyor, Arda 'çocuk tamir edilmeeeez' diyor en şımarık sesiyle.. Kendince espri yapıyor..Kısaltın diyorum, yok diyor abi, yazık olur, ısrar edecek halim bile yok, peki deyip dinlenmeye devam ediyorum.
Eve geldiğimizde, enerjimin son kırıntısı ile cüceyi banyoya soktum. Tüm günü anne beni koşacak bir yere götür diye geçirdiğinden ve ben bunu beceremediğimden, banyo sonrası evin içinde milyon tur attı koşarak.
İşte o turların birinde kapı çaldı.
Kapıyı açıp komşu amcayı elinde dev gibi sarı bir araba ile görünce..
O sahneyi çekmek isterdim,,
Gözleri yerinden fırlamış, gülmekle çığlık atmak arası.. Durumu kavrayamamış ama arabaya bayılmış bir çocuk nasıl olursa öyle işte :)
Arda mutlu mesut geçti karşı daireye, Kubilay abi ile arabanın paketi açılacaktı ne de olsa..
Ben mahcup, kapattım kapıyı..Yine de içimde bir mutluluk..
Güzel şey insanların birbirini sevmesi, sonra iyi haberler almak ummadığın anlarda..
Küçük bir çocuğa sebepsiz getirilen bir hediye, sakallı amcaya kondurulan öpücükler..
Sevinç şaşkınlığı..
Güzel şey..
Halbuki ne çok yorulduk ana - oğul..
Öğlene yakın okuldan almaya gittiğimde müzik dersindelerdi. Okulun içinde vakit geçirmek bütün annelere iyi geliyor mudur? Bana çok iyi geliyor..
Müzik dersinden çıktığında ve okuldan çıkmaya hazırlandığımız sırada, müzik öğretmeni geldi yanımıza. Ne yalan söyleyeyim çok ciddi geldi bana, hiç anaokulu öğretmeni gibi değil bayağı öğretmen gibi..
Siz dedi Arda' nın annesi misiniz?
Evet dedim.
Bir kaç derstir denemeler yapıyorum, hiç ritm kaçırmıyor dedi.
Yani? dedim.
Yani dedi verdiğim melodiyi hatasız ritme dönüştürmek, yada verdiğim ritmi, arada kaçak olmadan mırıldanabilmek, bunlar güzel şeyler dedi. İyi bir kulağın göstergesi.
Dedim ya çok ciddi.
Sevinç bile gösteremedim söylediklerine o anda.
Ama çocuklar çok şenşakrak çıktılar dersten, Arda desen ağzı kulaklarında..
Demek velilere mesafeli diye düşünürken tam, sanırım Arda daha 3 değil, bu kışı geçirmesini bekleyin, sonra enstrüman deneyin derim ben dedi. Zaten kış boyu ben de izlerim onu.
MT den bahsettim biraz. Orası perçinlemiş kulağını besbelli dedi.
Tesadüf olamaz mı dedim.
Sanmam bu kaçıncı dersimiz ama zaten zaman gösterir bunu dedi.
Sonra onu da alıp okuldan çıktık, arabada sıpa öğretmenine evini yerini yurdunu sorunca, kadını daha bir dolu konuda soru bombardımanına tutunca anladım ki onunki tanımadığı veliye karşı bir mesafe hali, rahatladım.
Sonra hemen uyuz anne rolüme geri dönüp Cumartesi günkü toplantıda soracaklarıma yenilerini ekledim. Oyunsuz bir ders miydi bu? Ders miydi yani?
Daha sonra zeytin gözler muayene edildi.
Babanın ileri boyuttaki göz tembelliği, annenin göz bozukluğu, hiç biri uğramamıştı Arda' ya.
Orada gönlümce sevindim işte hem sağlam kulaklara, hem de sağlam gözlere :)
Uğranılması gereken duraklar bitmemişti.
Biraz mızırtılı biraz keyifli her türlü işimizi halledip, son durak olan berbere geldik, akşam 5 civarı.
Ben yorgunluktan kendimi koltuklara attım, Arda berber abi ile eğlenceli bir sohbette, sen beni tamir mi ediyorsun şimdi diyor, abi gülüyor, Arda 'çocuk tamir edilmeeeez' diyor en şımarık sesiyle.. Kendince espri yapıyor..Kısaltın diyorum, yok diyor abi, yazık olur, ısrar edecek halim bile yok, peki deyip dinlenmeye devam ediyorum.
Eve geldiğimizde, enerjimin son kırıntısı ile cüceyi banyoya soktum. Tüm günü anne beni koşacak bir yere götür diye geçirdiğinden ve ben bunu beceremediğimden, banyo sonrası evin içinde milyon tur attı koşarak.
İşte o turların birinde kapı çaldı.
Kapıyı açıp komşu amcayı elinde dev gibi sarı bir araba ile görünce..
O sahneyi çekmek isterdim,,
Gözleri yerinden fırlamış, gülmekle çığlık atmak arası.. Durumu kavrayamamış ama arabaya bayılmış bir çocuk nasıl olursa öyle işte :)
Arda mutlu mesut geçti karşı daireye, Kubilay abi ile arabanın paketi açılacaktı ne de olsa..
Ben mahcup, kapattım kapıyı..Yine de içimde bir mutluluk..
Güzel şey insanların birbirini sevmesi, sonra iyi haberler almak ummadığın anlarda..
Küçük bir çocuğa sebepsiz getirilen bir hediye, sakallı amcaya kondurulan öpücükler..
Sevinç şaşkınlığı..
Güzel şey..
2 yorum:
Ne güzel dolu dolu bir günmüş. Bu arada çok sevindim gözüyle ilgili herhangi bir sorunun çıkmamasına. Zeynep, hala yazacağım sana. Bu hafta ikinci sabahlama nöbetindeyim. İptal oldum
canım ne güzel yazmışsın, yazarkenki yüz ifadeni hayal ettim de, ne kadar yakışmış o gülümseme yüzüne :)
özledim
Yorum Gönder