Bir hafta oldu döneli..
Gittiğimiz gün iyileşti Arda.
Az eşya ile gidip daha azı ile döndük, bavulumuzdakilerin bir kısmını Deniz bebeğe, kova küreklerimizi balıklara bıraktık..
Hiç tatil fotomuz yok elimizde ama çok güzel dinlenmiş, dostları ile hasret gidermiş, bebek koklamış, balık kovalamış üç adet bünye var..
Üç senedir ilk defa, çocuğumu ' pek hareketli maşallah' diye seven insanlarla karşılaştım bu tatilde.. Bunun türkçesi 'pek yaramaz vah vah' mı demek oluyor diye düşündüm bir an ama, 'hareketli' sıfatını kazanmak için yaptığı şeyler konuşmak, soru sormak ve koşmaktan ibaretti..Şaşırdım ve eğlendim, hele ki bu sözü sarfeden teyzelere size kolay gelsiin deyip vedalaşınca daha bir eğlendim :)
Gelir gelmez kış tarifesine geçtik.
Gece 1 de eve girip ertesi sabah 10.30'da Yapıncak'taydık.
Yazın aralıklarla devam eden okul, tam gaza döndü.
Kış tarifemizin vazgeçilmezleri yemek listesi ve Yapıncak aşkı, buzdolabı üzerinde yerini aldı hemen.
Arda biraz zor geçirdi bu haftayı, ağlamadı sızlamadı ama yeni geldim ben okuldan, yarın mı oldu, hani Hello' ya gidecektik, daha hafta bitmedi mi şimdi diyerek gitti sabahları..Pazartesi günü öğle uykusunu protesto edip, peki uyuma o zaman diyen öğretmeninin yanında sızmış, uyanınca da neden beni uyuttun diye ağlamış mesela.. Bu krizin hemen sonrasında da ingilizce dersine girmek istemeyip dışarıda oturmuş ama aklı da içeride kalmış. Tefle ders yaptılar ama ben göremedim diyor.
Okula yeni başlayan ve ağlayan arkadaşlarından da biraz etkileniyor. Her ne kadar onları avutsa da, öğretmenini çok kıskandığı ve ağlayan birisi olunca huzursuzlandığını öğretmeni ile olan konuşmalardan biliyorum.
İşin güzel tarafı şu ki akşamları çok keyifli dönüyor eve ve tüm günün özetini akşam kendisi geçiyor bize. Uyumadım, ağladım, derse de girmedim yada pasta yedik, şunu oynadık, bu şarkıyı öğrendik vs gibi. O gün kim gelmiş, kim gelmemiş, bahçeye çıkmışlar mı ne varsa hepsini tek tek anlatıyor. Yüzde 99 u doğru oluyor anlattıklarının. Okuldan eve notlar getiriyor, iletiler..Selin Hanım anneni kocaman öp dedi, gel öpücem yada Dilek öğretmenim kalemlik istedi bizden gibi..
Ve akşamüstleri oyunlara verdik kendimizi bu hafta.
Babası gelene kadar önce mutfağı kolaçan etti. Kek bitmiş anne kek yapalım, kurabiye yapalım diyerek aşçılığa girişti. Yada daha bitmemiş bak var, bitince yaparız diyerek beni oyuna çekti.
Aslında mutfakla ilgili iki derdi var, birincisi mikseri kullanmak, ikincisi de yaptıklarını okula götürmek. Ben zaten geçen kıştan beri menüye göre yapıp gönderiyordum okula ama bunları paylaşmanın keyfine varması hoşuma gittiğinden ses çıkarmıyorum. O istedi biz yaptık bu hafta. Bir de ısırdıklarını tekrar geri koymasa.. :)
Her akşamüstü mutlu mesut geçmiyor tabii, dalaşıyoruz arada. Benim de kızdığım anlar oluyor, bazen kendi yorgunluğum bazen de onun inadı yüzünden ses tonumu ayarlayamadığım anlar. En çok öyle zamanlarda farkediyorum, ağlamamak için nasıl da dikleştiğini, inadının nasıl da yüzünde belirdiğini, koca adam cümleleri ile bana cevap verip, gözyaşlarını, titreyen çenesini nasıl zapt ettiğini.
Gurur mu, yoksa öfkelendiği için, kendi lafını geçirmek istediği için mi yapıyor bunu bilmiyorum. Bildiğim çok zamandır ağlamıyor Arda. Ama ile başlayan yüzlerce cümle kuruyor da kendini koyverip ağlamıyor..Ne fena aslında..
Televizyon ve bilgisayarla hiç ilgilenmeyen oğlan bu hafta ilk defa 10 dk civarı birşeyler izleme sabrını gösteriyor, kendi talebi ile. Ama bu izleme seansları anneee bak sana anlattiim mi ne oldu diye sonlanıyor. Memnun muyum bilmiyorum..
Sabır ve dikkat süresinin uzadığını hissediyorum yavaş yavaş.
Bunun bir göstergesi tatil boyunca çook oyalandığı puzzle lar. Evde pek ilgilenmese de tatilde özellikle yemek öncesi ve sonrası zamanlarda, dinlenmek istediği aralıklarda çok oynadı. Okulda da canla başla yapıyormuş , nedense :) Canan' a bunu kapıp getirdiği için çok dua ettim. Her zamanki gibi başarılı bir seçim yapmıştı. :)
Bir diğeri de iki kişi karşılıklı oynanan oyunları sonuna kadar oynaması. Bu ay Meraklı Minik' in verdiği Kirpi Gözleme Oyunu' nu defalarca oynadık mesela. Bundan güç alıp bu tip oyunları ufaktan çıkarıyorum ortaya.
Sonuç olarak döner dönmez hızlı bir giriş yaptık hem okullu günlere hem de serin havaya,,
Tüm bunların arasında bahçeli evimizi kapadık, oradaki arkadaşlarımızla vedalaştık. Eve bir sürü eşya taşıdık. Derlendik toplandık.
Bu sonbahar benim için de, Çağlar için de yeni bir düzen ve tabii Arda için de..
4 yorum:
Biliyorsun Demir'de öyle çok hareketli bir çocuk sayılmaz. Ortada bir yerde ama ne tesadüftür ki bu tatilde pek seviştiği animatör çocuk öncülüğünde herkes "hiper aktif" lakabını taktı Demir'e :)) Hiper aktif yukarı, hiper aktif aşağı... Bizimki de onları yanıltmamak için elinden geleni yaptı sağolsun :))
Ve biz de onca para verdiğim oyunlar dururken ilk kez meraklı minik'in -bilmem hatırlar mısın-kardan adam giydirme oyunu ile başladık ikili oyunlar oynamaya :)
Eeee karakter yapılarının çok da benzediğini söyleyemeyeceğimiz bu iki kuzumuz 3 yaş tarifesi kapsamında bu kadar ortak noktaya da sahip olsunlar değil mi? Olsunlar, olsunlar :))
Birden büyümüş mü Arda? Acayip tatlı oldu. Sana ilk fırsatta mail yazacağım Zeynep. Çok özledim sizi
Evrim cancanım, senin getirdiğin Winkelwagen favori su anda. Dun aksam ailecek oynadık:) Daha once sadece arabalarını gormustu ben geri kalanını yok etmistim, aa zarı da varmıs anne, aa paraları da varmıs diyerek delirdi :)) Kardanadami hatırlamaz mıyım ve tabii ki milyon adet ortak noktaları olacak, benim hayallerim yerli yerinde, yoksa senin suphen mi var ? :) Opuyorum cok cok!
Yaz Umur yaz, bekliyorum :)
Yorum Gönder