Kardeşim 2 yaşının yazında onu kimse denize sokmasın diye sahilde çorap ve botları ile gezerdi. Korkusuna karşı verdiği savaş ve bulduğu çözüm takdir edilmiş uzunca bir süre kimse kendisine dokunmamıştı ve tabii bir sonraki yaz çoraplar ve botlar mazi olmuştu çoktan.
Bir kaç hafta önce bizim sıpa havuza çemkirince biz de ses etmedik. Ayaklarımı sokucam dedi tamam dedik bıraktık kendi haline. Geçen haftasonu ise denize de girmez heralde ama kumla oynasın en azından diyerek kendimizi attığımız sahilde Arda' yı sulardan topladık.
Tahminim en büyük fark ve güvenle kendini sulara atmasına neden ayağının yere değiyor olmasıydı.
Ne yazık ki yazımızın çoğunluğu denizin değil havuzun kenarında geçecekti. Hal böyle olunca suyla oynama keyfi yarım kalmasın diyerek şişme bebek havuzunu da çıkardık ortaya.
Ama sıpa ters işte , havuzu şişirip doldurduğum gün, ben de yüzücem diyerek gerçek havuza girme cesaretini gösterdi.
Yüzdü mü? Sayılmaz.
Kucak , köpük, şamata ve ürktüğü, kendi istediği her an anında havuz kenarına çıkarak günü geçirdi.
Eve döndüğünde de şişme havuzda arabalarını yüzdürmeyi tercih etti.
Ertesi gün yüzme faslında bir gelişme yoktu, yine kucak , hop hop zıp zıp biraz daha fazla suyun içinde kalma ama yine arada kendini havuz kenarına atma aktivitelerinden sonra şişme havuzunu bu sefer etkinlik alanı olarak kullanmaya karar verdi.
Son iki gündür ise bizim şişme havuz bebek banyosu, ördeklerin deresi, benzin istasyonu ve araba yıkamacı olarak hizmet veriyor. Arada da bahçede gezen hindilerin uğrak yeri olmaya devam ediyor.
İlerleyen günlerde kullanım şekilleri Defne ve Demir' in teşrifi ile eminim çeşitlenecek, belki biri kendisine havuz muamelesi yapar da içinde çimilmeden patlayıp gitmez.
Paylaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder