7 Ekim 2014 Salı

An itibari ile biz ve halimiz

Çocukları da alıp buraya geleli 1 ay 7 gün olmuş.. Olmuş diyorum çünkü zaman su gibi akıp gidiyor. Bir bakıyorum daha dün gibi geliyor evi toplayışımız, Can'ın doğumgününü kutlamamız.. Sonra bir bakıyorum ne çok iş yapmış, ne kadar büyük değişikliklere adapte olmaya çalışmışız şu kısacık zamanda.. Hala da çalışıyoruz.

Geldikten sonra 8 gün otelde kaldık çocuklarla. Çağlar'ın biz yokken derya deniz geniş geniş yerleşiği, neredeyse 1 aydır kullandığı otel odasına çocuklar, bavullar, oyuncaklarla doluştuk. Otelde geçirdiğimiz o bir hafta hem turisttik hem de yerleşik olmaya çalışıyorduk.

Arda okula başladı mesela. Otel odasından hazırlanıp okula gitmek çocuk için de bizim için de değişik bir tecrübeydi. Nitekim ilk hafta Arda'nın okulda çizdiği tüm resimlerde oteller, bayraklar filan vardı :)

Tatil olmayan ve sonu belli olmayan bir dönemde iki çocukla otelde kalmanın zorluklarından biri Arda' nın yanına okulda yemesi için atıştırmalık birşeyler hazırlamak, diğeri ise Can'ın her öğün ne yiyeceğini düşünmek oldu. Gerisinde benim için bir dinlenme haftası sayılabilirdi. Gelmeden hemen önce,  çocuklarla annemde kaldığım dönemde hem annem, hem ben, hem de çocuklar fiziken ve ruhen çok yorulmuştuk.

Can mesela upuzun uykular uyudu otel odasında.. Şimdi nerede o uykular?

Hatta o otel odasında hazırlanıp okulun ilk pikniğine gittik biz. Can'ın battaniyelerini piknik örtüsü yaptık :) Hazır alınmış sandviç ve kahvelerimizle dahil olduk okulun ilk organizasyonuna. Büyük değişimlerin eşiğinde, kısıtlı imkanların içinde olunca insan herşeyin mükemmel olmasını bekleme lüksünü kaybediyor. Düşünmüyor bile.. O an olabileceğinin en iyisi neyse onu yapıp, yaşayıp geçip gidiyor.

Otelde kalışımızın 8. gününde bizim eşyalarımızı alıp götüren yeşil konteyner yeni evimizin kapısındaydı. Konteyner kapıya geldikten sonra haberimizin olması zaten yeterince ilginçken bunu bir de mail atarak haber vermeleri alkışlanacak bir durumdu. Çağlar maillerini biraz geç kontrol etse o konteyner ve taşımacılar bizi kapı önünde öylece bekleyecekler miydi yani? Telefon denen nesne özünde bu tip durumlar için değil miydi ? Tüm bunlar alışacak olduğumuz değişik düzenin bir parçasıydı ama ilginçti işte.

İşte o vakitten beri yerleşiyoruz biz:)

Eve girdiğimiz ilk hafta sabahları Çağlar ve Arda'yı işine ve okuluna gönderdikten sonra tüm kolileri açıp yerleştirdik Can ile. Can kolileri yürüttü, ben boşalttım, o toza pise bulandı, ben gözümü kapatıp olacak o kadar dedim, devam ettim. Akşamları Çağlar'la çocukları yatırıp devam ettik, dolaplar monte edildi, raflar takıldı. Sanırım ilk hafta en zoruydu.

Burada nerede bizim ülkemizde eşyayı bir çırpıda taşıyıp aynı hızda montajını yapan taşımacı camiası :) Eşyamızı boşaltan hepi topu üç kişilik mini ekip, eşyayı çok uzun zamanda taşıdıkları gibi, sözleşmemizde yer almasına rağmen biz gardrop montajı beceremeyiz, size bu iş için ayrıca usta gönderelim deyip gittiler. O usta bekle ki gelsin.. Çağlar'ın elinden gelmiyor olsa belki hala eşyalar yerlerde, dolap kapakları kenarda bekliyor olabilirdik.

Beşinci haftanın başında banyodaki dolabın kapakları henüz takılmamış, duvara asılacak tablolar masa üstünde bekliyor da olsa, oturduk, yerleştik hatta yemekli misafir bile ağırladık.. Hala yapılacak işlerimiz var. Bahçeye hiç el atamadık. Hava da zaten ancak elveriyor ama çoğu gitti pek azı kaldı diyebiliyoruz işte.

Arda'nın okul rutini, bizim Can ile günlük rutinimiz oturdu gibi. Yavaş yavaş komşular, okul arkadaşları ile kaynaşacak vakit bulmaya başladık.

Henüz buradaki kimliğim ve ehliyetim çıkmadığı için gündüzleri eve ve ev çevresine hapis sayılırım. Ama diyorum ya yapacak iş hala var, e bir de elde minnak velet var. Sıkılacak zaman yok haliyle.

Bu zaman diliminde yorulduk mu yorulduk, hem de çok yorulduk. Sanırım bu yorgunluklardan bana her an ağrımaya hazır bir bel miras kalacak. Ve tüm hepsi bitip, dinlenmeye, sıkılmaya vaktimizin olduğu günler ne zaman gelecek bilmiyorum. Herkes toplamda herşeyin rayına oturması için ortalama bir üç aydan bahsediyor. Üç ayın sonunda bir gün sıkılırsam dönüp şu yazıya bir göz atacağım :) 
Follow my blog with Bloglovin

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails