28 Eylül 2010 Salı

Hamurdan ne alırdınız?

Arda elinde ezilmiş dümdüz olmuş oyun hamuru ile mutfağa gelip ' yaamacuuunnn' dediğinde ne dediğini anlayabilmek için bir kaç saniye düşündüm , 'aa lahmacun mu yaptın? :)' Nerden biliyor yaw bu çocuk lahmacunu derken cevap geldi: 'Baba yaptı.' Birazdan gitti bu sefer korkunç! gözüken bir sosisli ile geri geldi.
Çağlar beyin karnı mı acıkmış, neden çocuğa böyle şeyler yapıyor vs vs diye eleştirel düşüncelerimi sıralarken, hamurdan fastfood lar gelip gidiyordu. Son nokta siyah hamurdan yapılmış kola şişesiydi. Onu görünce dayanamadım, git dedim babaya söyle bunun yanına bir de patates kızartması yapsın! Çok geçmedi patatesler hazırdı! Evin büyük çocuğu hamurlarla oynarken yaratıcılığı midesine sıkışmış bu akşam diyerek söylenmeyi sürdürdü iç sesim.
Hani güya biz yapmayacağız, o hem hayal gücünü geliştirecek hem de el becerisini ya, hani onun yaptıklarını kendi söylemediği sürece birşeylere benzetmeyeceğiz ya.. Nerdee? Bizim baba oturmuş hamurlardan lahmacun, hamburger filan yapıp, bir de anneye yolluyor..
Yoksa kıskanıyor muyum da dedim arada. Ben hamuru elime aldığımda top yapmaktan öteye gidemediğimden olsa gerek şimdi hamurdan pizzalar filan fazla geldi bana :) Sonra annemin Arda uyuduktan sonra oyun hamurlarından yaptığı minik kediler, çiçekler filan geldi aklıma, yok yok demek bu ailenin en beceriksizi benim diye düşünürken yapılabilecek fastfoodların da sonu geldi zaten.
Sonra bugün bir an aklıma gelip insanlar oyun hamurlarından neler yapıyor acaba diye şöyle bir arattım ve Play-Doh ' un envai çeşit yemek seti, barbekü seti, meyve pizza ve daha bir dolu şey yapabildiğiniz mutfak setleri ile karşılaştım.
Meğer kocamın hayal gücü midesinin değil, pazardaki talebin eseriymiş :) çok pardon çok pardon:)

Paylaş

27 Eylül 2010 Pazartesi

Bir baktım da ben taa bayramda kalmışım..

Baktım da uzun bir ara vermişim, derin bir nefes almışım bir kaç hafta..Bir ara halamız da arayıp nerelere kayboldun, arada bir ses ver, bir iki resim koyuver artık deyince , döndüm baktım nerede başlamış o nefes alma aralığı ve taa bayram fotoğraflarına döndüm. Bayram geçeli çok oldu ama fotoğraflara bakınca not düşmeden edemedim..
Babaanne ve dededen izin aldık geçen bayram, anneanne, büyük anneanne, dayı ve Canan' ımızı yanımıza alıp kısacık bir Altınoluk turu yaptık. Çok aramadık, geçen yaz konakladığımız yere temiz hava almaya, denize ve kuma ulaşmaya gittik. 
Arda' nın hemen bayram öncesi çıkan ateşi biraz huzursuz ettiyse de yola çıkacağımız sabaha mucizevi şekilde ateşi düşmüş uyandı.

 
Manzara sade ama güzeldi. 
Otelin bahçesinde böyle kartpostal pozları veren, her yemekte tıka basa doyurulan kedi yavrularımız vardı.
Otelin bahçesindeki armut koltukları zıplama tahtası yapıp yerlerde yorgunluk gideren bir Arda' mız vardı.
Sabahın kör karanlığında cin gibi uyanabilen biri pek minik biri pek büyük iki çocuğumuz vardı. 
Ahh ah! Şımartılmanın doruklarda yaşandığı kucaklar vardı..

Hem kitap okuyup hem omuzunda gezdirebilen, otel bahçesine asılmış süslere uzanmamızı sağlayan, oyuncakları, kovaları, kürekleri milyon kere odadan sahile sahilden odaya taşıyan, kel ama çoook kocaman bir dayımız vardı.
Herşeyden çok bahçedeki pisileri ve Arda' nın mayolu totişini fotoğraflayan br Cannan' ımız vardı. :)
Tüm bunlar haricinde çok kibar otel sahipleri, Arda sırf 'mamalaya bak mamalayaa!' desin diye açık büfe masasına yemek koyup Arda' yı çağıran, bir aşçı amca, motosikletlerinin üzerine günde bin kere binip orasını burasını kurcalamamıza izin veren otel çalışanları, bayram sabahı tek tek bayramlaştığımız ve Arda' nın bayramın geri kalan günlerinde de 'iyi bayyamlaay' diyerek selamlamayı pek sevdiği diğer tüm misafirlerle değişik, benim bu yazın omuzlarıma yüklediği sıkıntıları biraz da olsa boşaltabildiğim bir kaç gündü.
Darısı gelecek bayrama babaanne, dede ve hala ile inşallah :)








Paylaş

6 Eylül 2010 Pazartesi

..

Kaç hafta oldu önümde iş maillerimden başka açılan ekrana vakit yok,, Ne bizden haber vermeye, ne dostlardan haber almaya bir aralık, bir saniye yok..
Bu sabah üç beş dakikalık boşlukta gördüm ki Nehir gitmiş..
Huzura, dinginliğe, zoru başardığı mücadelesinden sonra dinlenmeye gitmiş..
Kelimelerim kayboldu bu sabah, bambaşka bir yerden bakıyorum etrafıma,
hiç görmediğim bir can ve ailesi için içim yanıyor..

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails