22 Kasım 2012 Perşembe

Bol kitaplı bir günaydın yazısı :)

Bir gece önce fiki fiki bilgisayarın başında tee kaça kadar oturduğumdan olsa gerek, dün akşam oğlanla birlikte küt diye sızmışım ve tabii saat 6.00 olmadan dikildim ayağa.. Ama ne dikilmek. Oğlanın yataktan uçuşunu son anda engellemek üzere, yatağın öbür tarafına kendimi fırlatmak sureti ile ayıldım!
Kendi yatağına götürmeyip, kitapla sızdığımız gecelerde olası yataktan düşme ihtimalini bu sefer de uyku içinde önledim, nasıl oluyorsa artık..
Çok düştü bu sıpa yataktan.
Ama bizim yataktan düşmesinden korkuyorum. Hem yüksek, hem komidinler var iki yanda..Eskiden yastık vs koyardık yanına yöresine, şimdi yastığa tekmeyi vurduğu gibi uçuyor yastık. Kendi yatağı zaten yerden bitme, düşse de birşey olacağı yok.
Aslında asıl konu Arda'nın yataktan düşmesi filan değil.O kafamı toplamak için girizgah oldu :)
Bu aralar eve iş taşıyoruz Biranda ile. Zaten kafamızın içinde hep taşıyorduk da, şimdi elimizde, çantamızda, bilgisayarımızda da taşıyoruz. Hadi hop açtım dükkanın kapısını, birileri gelsinle olmuyor. Yapsan olur aslında da insanın içi durmuyor.
Geçen haftalardan birinde, günü gerçekten çok çok kötü geçen bir arkadaşım ağlamaklı bir halde geldi cücelere, kimse de yoktu şansına. Azıcık konuşup onu rahatlatmaya çalışırken içeri giren çocuklarla birlikte sohbet de yarım kaldı ama yarım saat sonra uzaktan baktığımda artık gülüyordu. Çocuk gürültüsü bazen insanı ezse de genelde olumlu bir hava, iyi bir elektrik yaratıyor ortamda.
Dün kitap fuarında da aynı hissi yaşadım. Bir sene önce, daha İyi Cüceler' in esamesi okunmazken, biz kendi kitapçımız için didinirken, fuara gitmiştik. İki adet aklını oynatmış kitapçı açmaya çalışan kadın olarak birileri ile tanışıyor, kendimizi anlatıyor, fikir almaya çalışıyorduk. Etrafta dolaşan çocuk grupları, onların aralarında sürükleniyor olmamız, uğultu ve binlerce kitap ile gözümüzün dönüp, bir o kadar da ne yapacağız korkusunu içimizde hissetmemiz çok da uzak değil işte.
Ama bu sene o uğultu beni yerden yere vurmadı! Sanırım öğretmenler de böyle böyle sese bağışıklık kazanıyorlar zamanla (Kulakların nasır bağlaması da diyebiliriz )  :))
Etrafta gezen çocuk gruplarına iki şey düşünerek baktım: Umarım bir gün neye baktıklarını bilerek, ne aradıklarını bilerek gezerler, çünkü şu anda bedava ne var burada diye yanaşıyorlar standlara :)) veee  bunların başında kimse yok muuu!!!???
Aralarında sürüklenmek koymadı ve konuşmalarından hayrete düşmediğimi farkettim.
Ve tabii bi zahmet olması gereken bir şey, kitapların arasında kaybolmadım, kaybolmadık..
İyi hislerle çıktık fuardan.
Organizasyondan filan hiç bahsetmiyorum, merak edenleri Yıldıray' ın yazısına alalım burdan..
Ama ne var ki o kadar dolaşıp kendimize bir kitap almadan çıktık..Evdeki sıpaların payına düştü tabii birşeyler ama bize düşmedi :) Hatta o kadar ki, kendime kitap almak için kitapçı raflarında dolaşmayı özlediğimi farkedip, dün akşam daldım bir yere. Ama aradıklarım yoktu ve sipariş verdim, gelince arayacaklar!! :)))
Sonuçta benim için bu hislerle ayrıldığım ilk fuardı ve tadı damağımda kaldı.
Bir sürü kitap var aklımda şu anda..
Buraya kitap yazmaya, önermeye de çekiniyorum artık, sanki bunları da benden alın dermiş gibi :( Ama öyle değil aslında durum..
Kitap satan bir anne olmanın ötesinde Arda' nın sevdikleri, benim okurken sevdiklerim ama onun pek takmadıkları, ikimizi de bayanlar, babayı uyutanlar gibi pek çok kategori var bizim evde..Anne olarak paylaşasım var. Bir sonraki posta artık, şimdi gidip sıpayı uyandırma vakti.
Herkeslere günaydın! :)

8 Kasım 2012 Perşembe

Ağlak anne pasta süsü arayışında..

Çocuk demiş ki, pastamın üstünde krallı bişi olsun.
Anne de dümdüz normal bir çikolatalı pasta üstüne kral tacı ve kılıç yapar mısınız demiş pastacıya, pastacı da tamam demiş.
Sonra pastayı bir almış ki anne üzerindeki taç da kılıç da kırık..
Çocuğun gözleri sulanmış, kaldı ki kendisi biraz safmış. Çünkü daha o sabah öğretmenine "Ben bugün doğumgünü çocuğuyum ama annem pastayı çantama koymadı. Unuttu galiba"  demiş!! :)
Kapıda da önce pastayı görünce sevinip, sonra üzerindekilerin kırık olduğunu görünce üzülmüş çocuk..
Sonra da hemen çark etmiş: "Ben zaten kralla kraliçe istemiştim pastamın üstüne..hıh"
Ağlamamış ama çok içerlemiş.
Anne gözünden anlamış durumu..
Zaten keşke ağlasaymış daha kolay olacakmış..
Tamam demiş anne , yetişmemiş kralla-kraliçe, ama ben yetiştirip getireceğim parti zamanı, sen merak etme!..
Demiş ve çıkmış..
İşte o andan sonra anne olan bendenizin maratonu başladı efendim. Önce pastacı ile telefonda dalaştım. Ardından ağladım ağlayacağım , pastaneleri geziyorum ki pasta üzerine süs bulayım.. Vaktim dar, hava yağmurlu, trafik fena.. Aradığım şey de kralla kraliçe!!
Bir anda aklıma pastanın üzerine pasta süsü yerine oyuncak kral ile kraliçe koysam fikri geldi ve oyuncakçıya çark ettim. Yol üstünde de başka bir pastacı görüp, bir anda oyuncak fikrinden tekrar çark edip içeri daldım.
Durumu anlattım, çok acil, ağlıyor çocuk ( halbuki ağlayan benim o anda! ), çok üzüldü bana bir minik süs ne olur derken, yok dediler sadece süs yapamayız. Sonra benim halime acımış olacaklar ki tamam dediler ama  sizin istediğiniz saate yetişmez. Tamam olsun dedim, yetiştirebildiğiniz zamana yapın.
Ordan çıkıp yine de girdim oyuncakçıya, o muydu bu muydu derken, iki adet playmobil adamcığı, biri şovalye, biri kraliçe,  ilişti gözüme. Kaptığım gibi doğru okula geri.. Mutfağa girip koydum pastanın üstüne, sanırım o an deli olduğumu düşündüler :)

Sonuçta Arda pastaya bakıp adamları görünce keyiflendi..
Ve annenin pastayla ilgili vicdan azabı hali de o anda bitti..
Anne olmak böyle birşey sanırım. Sürekli muhakeme yapmak, olur olmadık şeye içinin cız etmesi mesela..Kendine kızmak, başka bir zaman olsa asla istemeyeceğin ricacı olmayacağın şeyler için , tanımadığın insanlarla ilişkiye girmek, birşeyler istemek..
Belki hatırlamayacak Arda 4 yaş doğumgününü ama ben hiç unutmayacağım :)
Daha sonra o pasta süsleri için yalvar yakar olduğum pastane de aradı geriye beni. Çok şeker bir kral ve kraliçe yapmışlar yanyana. Diyorum ya çok acıdılar bana :)
Gösterdim Arda' ya, haftasonu anneanne ile Defne gelince minik bir pastaya yine mum dikeriz bunları da üstüne koyarız dedim ama o playmobil adamları ile daha mutluydu sanırım. Tamam dedi çekti gitti :)

4 Kasım 2012 Pazar

Çıkartmalı Canavarlar Kitabım


Bizim evde çok sevildi bu kitap.
Evde kendi canavarını yapmak isteyenlere şiddetle öneriyoruz :)



LinkWithin

Related Posts with Thumbnails