24 Temmuz 2013 Çarşamba

Bugün tam da..

Arda'nın doğduğu gün..
35+6. günde, içeride susuz kalmış, kordonu iki defa boynuna dolanmış olarak doğmuştu bizim sıpa.. Bir hafta süren ama bana hiç bitmeyecekmiş gibi gelen küvez günlerinden sonra, minicik bir bebekle dönmüştük eve..

Bu noktadan sonrasını bilmiyorum:) Benim ilk hamilelik maceram 35+6. günde sona ermişti. Bu sefer de çok çok uzun sürmeyecek gibi duruyor.

Yoldaki tospanın suyu da biraz az ama en azından kordonunun yerinde olduğunu umuyorum :) O da erkenci olacağının sinyalleri gönderiyor.. Haftalar öncesinden indi yerleşti doğum pozisyonuna. Doğum kanalına o kadar girdi girecek ki artık kafa ölçümünü bile alamıyor doktor. Yaklaşık ölçümlere ve tahminlere göre hemen hemen 3 kg..

Hafif bir açılma var ve yanında çok yoğun bir basınç bir de topallayan bir sol bacak..Yine de bir hafta 10 gün daha kendisini içeride rahat ettirebilir miyiz diye oturuyorum, olabildiğince sakin..

36. haftayı doldurup doğmasına rağmen , 28. haftadan itibaren suyu giderek azaldığı için akciğerleri tam gelişmemiş bir bebekti Arda. Sonraki bir hafta aslında anne karnında geçirmesi gereken kritik bir haftaydı, küvezde tamamladı. Her ne kadar bu seferki hamilelik benzer seyretmese de , insanın içinde bir korku oluyor, aynı şeyleri tekrar yaşar mıyım diye..

NST'nin ne kadar can sıkıcı, bunaltıcı olduğunu unutmuşum..Halbuki 28. haftadan itibaren sürekli girmiştim NST'ye. Pazartesi günü nerdeyse bir saat bağlı kaldım o kuşaklara. Her daim tepişen bebeğin uyuyacağı tuttu, o sakin kaldıkça NST süresi uzadı. Arda'dan temkinli doktorum dibine kadar emin olmadıkça çıkarmıyor beni mauyenelerden. Neden az hareket ediyor, yine mi su kaçağı var dedi, bir de ona baktı, çıkmadı birşey. Yarın sabah tekrar gideceğim göbeğimi o alete bağlatmaya, ama bu sefer kitabımla!

Pazar gecesi sıkı bir can acısıyla uyandım, kalksam kalkamıyorum, yatsam olmuyor. Yavaş hareketlerle toparladım kendimi, beyimiz de bir miktar hareket etti ve rahatladım. Pazartesi sabahı NST sonrasında muayeneye girdiğimde, daha ben olanı biteni anlatamadan olay açıklığa kavuştu. Sezeryan dikişinimin sol köşesinde bir darp var, incelmiş dikiş, darp edildim yani!

Evde yapılacak pek birşey kalmadı, zaten sınırlı ve mütevazi bir hazırlık içindeyiz başından beri. İkincilerin kaderi bu mudur?:)  Dün sabah üzerimdeki tembelliği atıp, artık daha fazla oyalanmanın da saçma olacağına kendimi inandırıp hastane çantası hazırladım.

Arda küveze girdiği için ben hastane odasında bebekle kalmadım hiç, çantaya ne koyduğumu bile hatırlamıyorum, zaten ihtiyacım da olmamıştı. En çok ihtiyacım olan şey pompaydı o günlerde. Bu sefer her ne kadar olumlu hislerle dolup taşsam da , çok birşey koymadım çantaya.

Kendime pijama, gecelik, çamaşır, bebeğe bir çıkış takımı ve iki tulum.. Başlık, eldiven, çorap, battaniye ve omuz bezi.. Gerisi daha kozmetik ihtiyaçlar..Birşey lazım olursa nasılsa evden alınır gelinir diyerek temel malzemelerden oluşan bir çanta hazırladım. Diyorum ya sanki daha çok kalacak içeride gibi bir rehavet var üstümde. Halbuki Pazartesi günü hastaneden suyun gelirse, kanaman olursa, sancın tutarsa tembihleri ile ayrıldım..

Rehavetime rağmen Arda'ya hafif bir girizgah yaptım dün akşam. Biliyor musun bebeğin gelmesine çok az kaldı, bir kaç gece evde uyuyamayacağımı zaten biliyorsun ama bu arada hem anneannen hem de babaannen ve tabii baban da burada olacak, seni de yanıma getirecekler dedim, bıraktım.

O hiç kaybetmediği, bence 5 yaş ürünü olan, heyecanla kendi devam etti.
Çıkacak yani karnından yatağına mı yatacak???
Evet annecim.
O zaman kucağımıza alabiliriz, biraz da ağlar belki ama dimi?
Evet annecim.

Ve bitti :)

Kucağımıza sağlıkla almaktan başka dileğim ve duam yok. Sonrasında Arda'dan yana çok büyük sorunlar yaşamayacağımı hissediyorum, yine de çocuğa güven olmaz, bakarsın bizim ev bir savaş alanına döner, bilinmez:)

Şimdilik ailece sakiniz, umutluyuz.. Darısı tospayı kucakladıktan sonraya..

3 Temmuz 2013 Çarşamba

Karnı Burnunda Anne Okul Ararken..

Bir rüzgarlı, bir güneşli, bir yağmurlu şu dalgalı havalar öyle iyi geldi ki bana..
Sıcaktan kendimi evin içinde bir köşeden bir köşeye atıyor, klimayı bir açıp bir kapatarak hava ile orta noktada buluşmaya çalışıyordum.

33.haftayı geride bırakırken, bir yandan sıcakla boğuşup, bir yandan ufak tefek hazırlıkları hızlandırırken Arda'nın okul değişimi bomba gibi düştü gündemimize. Oysa ki hiç niyetimiz yoktu böyle bir değişikliğe. Eve bebek gelirken O'nu okulundan alıp başka bir yere vermek aklımızın ucundan geçmiyordu. Memnunduk da halimizden.

Arka arkaya birtakım  değişiklikler oldu okulda. Olmadı, sinmedi içimize.. Bir kaç ay daha izleyelim neler olacak görelim dedik önce ama sonra sene ortası değiştirmek zorunda kalırsak Arda'ya da bize de zor olacağına karar verdik. Üç senedir gittiği okuldan ayrılmak zaten kolay olmayacaktı, bir de sene ortasında olması ihtimalini göze alamadık. Ben de kendimi elimde okul listeleri, bilgisayarın karşısında buluverdim.
Gideceği ilkokulun anasınıfı mı, yoksa özel bir anaokulunun anasınıfı mı, devlet mi, özel mi den başlayan ve gittikçe detaylanan bir sürü soru içinde buldum kendimi.

Bir de zaman kısıtı girdi işin içine. Bebekten önce yapabilirsek bu değişikliği hepimiz için iyi olacak. Bebekten sonrası zaten bir bilinmezlik, bir de yeni okula hepimizin alışması sanki işleri daha da zorlaştıracak.

Hepsini geçtim, araştırıp konuştukça, danıştıkça, darmadağın edilen eğitim sisteminin anne-baba ve çocuğu nasıl bir çıkmaza soktuğunu daha da iyi anlıyor insan. Mevcut ve gelecek nesillerin plansız programsız üzerinde oyuncak gibi oynanan bir eğitim sisteminde salınıp durarak büyüyeceklerini iyice kafama sokmak , belki bir noktada kabullenmek içimi şişirmekten başka bir işe yaramadı.

Çok fazla seçeneğimiz yok. Elde olan seçenekler için de günlük düzenimizde ciddi değişiklikler yapmamız gerekecek. Bir kaç gün içinde karar vermeli, Arda'yı da kendimizi de yeni düzene alıştırmaya başlamalıyız.
Oysa benim hala soracak çok sorum, danışmak istediğim bir kaç kişi daha var. Konu çocuk olunca sorular, soru işaretleri hiç bitmiyor.

Öte yandan yaklaşık iki haftadır evdeyim. 20 li haftaların sonundan beri kendini devamlı hatırlatan sol bacağıma, geçen hafta oldukça şiddetli kasık ağrıları eklendi. Bir önceki geceyi kasıklarımda yüksek bir basınç ve hareket ettikçe canımı acıtan ağrılar ile geçirince dün sabah kontrole gittim. Sıpa oldukça aşağı inmiş, pozisyonunu almış, kafasını sezeryan dikişine dayamış, hissettğim basınç bu yüzdenmiş. Kasıklarımdaki sancılar ise leğen kemiğinin basınç nedeni ile esnemesi sonucu oluyormuş. Az hareket, bol dinlenme ile son haftaları geçirmem gerekiyor. Zaten bu sefer üzerimde kocaman bir ağırlık hissediyorum. Hani derler ya ağırlaştım diye, o ağırlaşmayı iliklerime kadar hissediyorum işte.

O içerde büyüye dursun, ben mecburi işler dışında evde sakin günler geçiredurayım, kafamı okul konusundan daha çok meşgul eden bir şey yok. Konu kendi çocuğun bile olsa, onun adına karar vermek pek zor, üstelik pek yakında kararlarımıza konu olacak kişi sayısı ikiye çıkacak. Tecrübelerimizin bize yol göstereceğini umuyorum :)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails