29 Haziran 2011 Çarşamba

İnsana insan lazım

Bu hafta daha yeni yeni evde olduğumu anlamaya başladım.
Pazartesi mutfağın yarısını kapının önüne koydum, bu çer çöp bizimle mi yaşayacak diyerek.  Dün de banyo aldı nasibini..
Ama dün akşam içime geldi bir taş oturdu.
Kovalıyorum gitmiyor.
Hafif hastalık hali bir de bacağımı ısıran sinek mi böcek mi olduğunu anlamadığım mahlukatın bıraktığı kaşıntılar..
Şiştim de şiştim..
Hah dedim 2. gunden yiyeceksin sen kafayı. Sen kim evde oturmak kim?
Akşamı kendimle hırgürle  ve Arda' nın sabaha karşı tıkanan burnu ile geçirdikten sonra sabah soluğu Duygu' nun kapısında aldım.
Hadi dedim, önce sahile bir çay içelim, sonra da pazara gidelim. Tecrübeli ev hanımından pazar dersleri alayım ben de :) Hiç nazlanmadı toplanıverdi hemencik. Aldık soluğu deniz kıyısında.
Ohh bee..
Kendime geldim resmen.
Eve enerji dolu döndüm.
Tam Arda' nın odası gazabıma uğruyordu ki kapıyı karşı komşum çaldı.
Eveeet başlasın komşulu günler, bekliyordum zaten bir hareket komşularımdan :)
Kahven var mı dedi. Var dedim yapayım hemen, hoop iki kahve apartman ve site havadisleri :)
Hiç benlik değil dimi tüm bunlar?
Fazlası beni bozar o kesin ama ne yalan söyleyeyim iyi geldi.
Üstüne Arda' nın odası da bitti hatta yemek bile yaptım..
Neymiş?
İnsana insan lazımmış, o böğürdeki taşı arkadaşla komşu kovarmış ..

Paylaş

28 Haziran 2011 Salı

İş ve çiş bırakma arasında kalan bir yıldönümü ancak bu kadar güzel olabilirdi..

Geçen cuma, bundan 5 sene önce, tam da deftere imza attığımız saatlerde, Arda kolumu çekeliyordu.
'Bu tocamaan peyde açılcaa, ben de sahneye çıtcaaam, soona altış yapcaaam' diye. Beş dakika önce 'yot çıtmicam ' diyen O değildi.
'Boşver oğlum' diyordum ben, gel buradan izleyelim biz arkadaşlarını..
'Olmaz çıtıcam!' diyordu O.
Sonra ben perde arkasından, babası tiyatro koltuklarından önce onu alkışladık, sonra kuzumuzu kaptığımız gibi açık havaya attık kendimizi..
Hep birlikte yemek yerken, yemek arasında Arda' ya laf yetiştirirken, baba oğulun uçan dönen ve saçmalayan şeyelere binmesinden istifade edip ben elimdeki Sakar Cadı Vini' leri okurken, 'hani benim taavem' diyen sıpaya kahvenin kahvesiz köpüklerinden verirken biz aslında en güzel yıldönümümüzü kutladık..
Sessizce, kendimizce..
Ümidim nicelerine..

Paylaş



19 Haziran 2011 Pazar

60 Dakika

Seviyordum işimi..
Kariyerime katacak bir şeyi kalmamıştı..Miyadı dolmuştu bir nevi..
Maddi kazancım ne gitmeye ne kalmaya elveriyordu..
Başka şeyler vardı o masada..
Günaydın' ın tınısından akşamını tahmin edebildiğim dostlar, ellerini hep sırtımda hissettiğim,,
Hamile kaldığımda baya dans etmişlerdi :)
Bir diğeri evinden taşıdı banyo küvetlerini, süt sağma makinelerini..Vecizlerini biriktirmek çok geç geldi aklıma, keşke yazsaymışım bir yerlere..
Her biri kendine özel olduğundan, hiç bir makyaj yapmama gerek kalmadan, beni de olduğum gibi gören, kendimi iyi hissettirenlerdi..
Bunca senede çok şey öğrendim, çok değiştim onlarla..
Onlar ayrı bir postu hak ediyor, buraya sıkıştırmaya çalışmak anlamsız geliyor..
Çok çabaladım..
Kalmak için..
Elimden gelen her türlü esnekliği gösterdim..
Tek istediğim 60 dakika idi..
Uluslarası bir firmanın diğer ülkelerdeki çalışanları çalışma saatlerini esnetip, kartlarını basarak doldurdukları mesaileri ispat ederlerken, aynı firmanın bunca senelik çalışanı olarak bir saat erken başlayıp bir saat erken çıkmayı kabul ettiremedim. Halbuki ben de kapıya aynı kartı basmıyor muydum?
Çok yorucu bir tempoda yaşıyorduk..
Arda 5' te kreşten eve geliyordu benim eve gelme saatim ise neredeyse 7 idi. 5-7 arası bakıcı teyzesi ile duruyordu.
Akşam eve gelip saat 10' a kadar Arda ile birlikte oluyorduk. Arda uyuduktan sonra karı- koca mutfağa girip ertesi akşamın yemeğini pişirip bazı akşamlar televizyon  bile açmadan hatta iki çift laf edemeden uyuyorduk.
Sabah aynı tempo yeniden başlıyordu..
Hem kreş hem bakıcının maddi yükü, bunun üzerine giderek artan yorgunluğumuz ve Arda dahil hiç birimizin huzurunun kalmaması..
Bir saat erken çıkabilmek beni hem maddi yükten kurtaracak, çocuğumu kreşten almamı sağlayacak, akşam 10 dan sonra mutfaklarda sürünmemizi engelleyecekti.
Kısaca daha insanca yaşayacaktık, çok basitti, insanca..
En en önemlisi de Arda' nın sıkıntısı o kadar netti ki..
Sorun ve çözüm apaçık önümüzde duruyordu..
Çözdük..
Yarın 99 senesinden beri ilk defa süresi belli olmayan ev günlerimin ilki..
Fedakarlık yada çaresizlik, henüz bu attığım adımın adını bilmiyorum..
Son bir ayımı işten 5 te çıkarak ve son ana kadar çalışarak geçirdim. Bir aylık sürede Çağlar ile benim  rahata ermemizin ötesinde Arda' daki değişim gözle görülür halde..
Evet üzgünüm, 60 dakikanın sebep olduğu bu sonuca çok üzgünüm..
İnsan haklarını bile sorguladığımız anlar olduğunu düşününce çalışan haklarını sorgulamaya çalışmak, kadına ve anneye yapılacak pozitif ayrımcılığı beklemek de hayal aslında..
Ne yalan söyleyeyim beklemiştim..
Tek tesellim, üzgün olduğum kadar da huzurlu olmam..
Yarın yeni bir gün, yeni bir başlangıç..




LinkWithin

Related Posts with Thumbnails