8 Mayıs 2012 Salı

19 adet taslak beklesin, sabahın beşinde uyanmak yeni bir yazıyı hak ediyor..

Tam rayımıza oturduk derken, hoop değiş ton ton, rutin değişiyor durmadan..Hoş eskisi kadar rutini önemsemediğimi de farkediyorum artık. Hayat böyle bir şey, durağan değil, değişken ve hızlı..
Değişikliği biz de çağırıyor olabiliriz , bazen bana öyle geliyor..
Aslında herşeyden çabuk sıkılan insanlar değiliz ama çocuk büyüdükçe serbestliğe özlem ve bir kaç senede bir de bir devinim ihtiyacı duyuyor insan..
Oturduğumuz evi satacaklarmış mesela, en azından, bu bile çok büyük bir değişiklik demek.. İki sene sonrası için kafamızda planladıklarımızı, yol haritamızı geriye çekmek demek.. Bambaşka bir düzene geçmek demek..
80 küsür yaşındaki Kocaman Anneanne' nin sürpriz olmayan hastalığı ve kendini toparlama süreci bile şu anda hayatımızda pek çok şeyi değiştirdi bile.. Halbuki ne alaka değil mi? Değil işte. Anneler, dayılar, torunlar herkesin kısa dönem planları bir anda puff duman oldu uçtu.
Daha günlük düzene inelim, uyku sever bünye Arda, gündüz uykudan ölmesine rağmen oyunu ve yaşanan günü uykuya tercih etmeye başladı ki haftasonu koşturmacamızda en önemli zamanlardan biri onun uyuması gereken saatler..
Nitekim geçen Pazar günü, babasını park çıkışı uykunun da etkisi ile çıldırmanın eşiğine getirmiş, kendisini dükkanın önüne araba ile getirip orada arabadan sepetlemesine neden olmuştu.. Benzer manzaraları ne kadar yaşamayacağız sakin kalacağız desek de, bol hayırlı, fiziksel gücünün farkına vardığı şu dönemde, en az birkaç sefer daha yaşamamız olası gözüküyor ..
Sabahın beşbuçuğunda gözümü açıp bunları yazmamın nedeni kafamın karışık olması değil de, bir sürü şeyi aynı anda düşünmeye çalışmam sanırım. Çünkü kafa karıştıracak bir şey yok, adım adım belli ne yapacağımız..
Kaçarı yok..
Taşınmaksa taşınmak, belki Arda' nın okulunu değiştirmek, bir ihtimal Kocaman Anneanne' ye yakın bir yerlere gitmek, sıpanın 3,5 yaşında olduğunu unutmamak ve şu sıralar öğrendiği doğruların kalıcı olduğunu aklımızdan çıkarmamak.. Çok net.
Pratikte akışına bırakmayı çoktaan öğrendim oysa ki, ama demek düşüncelerimi akışına bırakmayı henüz beceremiyormuşum..
Ha bir de bu bloğa yazma mevzuu. Yazmadıkça şişiyorum, şiştikçe daha da çok yazamıyorum. Ucunu bırakmamak lazım. Bir baktım 19 tane taslak var, unutmayayım diye not alıp, sonunu getirmediğim.
Bir de şimdi İyi Cüceler' in bloğu var. İkisini aynı düzende ve hızda yazmayı başarabilirsem ne ala..

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails