21 Ağustos 2013 Çarşamba

Ve CanCan doğar..

CanCan hayatımıza gireli 25 gün oldu.
Çok direndim bu sefer erken doğmasın diye, hem minimumda hareket ederek hem de doktorumu iknaya çalışarak bu sefer çok direndim ama olmadı. Benim oğlanlar 36. haftada arıza veriyorlardı. Anlamıştık.
O haftaya kadar çoktan doğum pozisyonu almış, kasıklarıma ve eski sezeryan dikişime baskı yaparak beni zorlayan bebek bir günün içinde ters döndü. En son 35+4 .günde kontrole gidip nst ye girdiğimde -ki günlerden Pazartesi idi- evet çok aşağıda, suyu da biraz az ama bekleyebiliriz diyen doktorum, perşembe günü beni tekrar görmek istediğinde Can kafasını yukarı döndürmüş, aynı abisi gibi kordonunu koynuna, boyun altına almıştı.
Suyunun azalması filan önemli değil dedi doktorum. Ama haftalardır kasıklarını zorlayan, dikişlerini bereleyen bu sıpa olur da makat geliş doğmaya kalkarsa ki, açılmam da vardı, bu kordon yada el ayak sarkması gibi büyük risklere sebep olur. Çok fazla bekleyemeyiz dedi. Baş aşağı dursaydı ve doğum başlasaydı tamamdı, ama böyle olmaz dedi. Küvez çok tatsız bir deneyim, kabul ediyorum ama bu sefer ihtimal çok düşük diyerek biraz olsun hem ikna etmeye hem de empati yapmaya çalıştı.
Bir yerden sonra cevapsız kalıyor insan. Anti-tez üretemiyorsunuz. Arda' nın küvez günleri aklıma geldikçe şişiyordum. Herkesin doktorum dahil tek tesellisi bu bebeğin daha iri olması, ve Arda gibi çok erken haftalardan başlayan sorunlar yaşamamış olmasıydı.
O günkü kontrolden sonra Cuma ve Cumartesi de hastaneye gidip geldik. Nst ye girdik. Belki tekrar döner diye bir umut bekledik. Bu arada akciğer sorunu yaşamayalım diye surfaktan iğnelerini oldum. Ama özellikle Cuma gecesi, hareketleri yavaşlayıp, Cumartesi sabahı da hiç ses vermeyince, erken saatte soluğu hastanede aldık. Artık diyecek sözüm kalmamıştı, Nst de yanımıza gelen doktorum,çok kesin bir ifade ile  siz burdan anesteziye gidiyorsunuz ve Pazartesi sabahı doğum için buluşuyoruz dedi ve konuyu kapadı.
Cumartesi hastaneden çıkışta sabah yatağından kaldırıp uyur uyanık sokağa çıkardığımız sıpamızla kahvaltı ettik. Çocuk işte neşesi bozulmuyor ya kolay kolay, ne güzel :)

Sonraki günü anlamsız bir rahatlık içinde geçirdim. Bence herşey yolunda gidecekti ama gitmezse de bu dünyanın sonu değildi , yaşamış ve görmüştük. Cumartesi günü ve geceyi arkadaşlarımızla geçirdik, Pazar sabahı kuaföre gittim sonra sahile indik. Arda, Demir ve Barış'a doydu, uzun uzun oynadılar. Pazar gecesi ben hariç herkes için çok gergin bir akşamdı. Neyse ki uyku pek güzel bir şey:)
Pazartesi sabahı hastaneye girişimiz ve ameliyathaneye gitmem çok kısa süre içinde oldu. Epidural istemiştim, yanıma her gelen genel mi epidural mi diye soruyordu ve bir an vazgeçmeyi bile düşündüm, yat uyu olsun bitsin diye geçti içimden. Ama yüzünü görme isteği ağır basıyor, yediremedim kendime
Geveze ötesi bir anestezi asistanı beni lafa tutarken, epidural takıldı, bebek hemşiresi ve çocuk doktoru ekibe katıldı, tanıştık ve doğum başladı.
Arda zaten güç nefes alıyordu doğduğunda, ağlayamamıştı bile. Bunun koca sesini duyduğum anda küveze filan gerek olmayacağına emin oldum bir anda. Doktoruma seslenip "bu ağladı!  "dedim ,güldü haliyle..
Birazdan yanıma akça pakça pembe suratlı şeyi getirdiklerinde bu sefer başka bir şokla "aa bu beyaz
"deyince bu sefer herkes gülmeye başladı. Ne de olsa diğeri anne karnından bile esmer çıkmıştı, en
son beklediğim şey beyaz bir oğlandı.
Onlar bebeği kontrole götürdükten sonraki süre zor geçti. Dikişlerin atılması çok uzun sürdü. Sol tarafım ile çok uğraştılar, bana da bebek çıktıktan sonra bir sakinleştirici verdiler, kafam bi dünya, soramıyorum da ne oluyor diye. Ama yattığım yerden tahmin ediyorum ki zedelenen eski dikiş yerim, çook ağrıyan sol kasığım bunlara sebep.
Odaya geldiğimde Çağlar ve annem Can ' ın sağlıkla yanımızda oluşundan rahatlamışlar, anlamsızca gülerek bana bakıyorlardı:)
Benimse aklım Arda'da, okula gitmiş mi, arıza çıkarmış mı, babaanneyi zorlamış mı? Hepsine hayır, gayet mutlu okula gitmişti, daha servise binerken kardeş haberini duyurmuştu.  Ohh bir rahatlama daha..
Şimdi farkediyorum ki, Can'ın kilosu boyu filan hiç umrumda değilmiş o anda. Çok sonra sorup öğrendim, yada söylediler. Sağlıklı, yanımda gerisi boş diye hissettim demek ki.
Ama Can oğlan ben merak edip sormasam da 36 hafta 4 günlükken, koca sesi, koca gözleri, 3126 gr ağırlığı, 50 cm boyu ile ailemizi dört kişi yaptı.

Şimdi sıra ayaklarımın açılmasında, bu beyaz oğlanın emmesinde ve akşamüstü Arda'yı aklım başımda karşılayabilmekteydi..


9 yorum:

Fatma dedi ki...

Harikasınız, hoşgelmiş Can, Arda'yı da kardeşi için tebrik ederim, sizi de. Tez iyileşmenizi dilerim,Allah analı babalı büyütmeyi nasip etsin inşallah. Sevgiler.

turkuaz kıyılar dedi ki...

Can bebeğe sağlık dolu günler,güzel bir ömür; sana sağlıklı keyifli bir lohusalık, Arda'ya abilikte keyifli anılar dilerim...

Hülya Cinsçiçekçi dedi ki...

harika haber. sağlıkla aşkla gelmiş, hoş gelmiş yavru

ZEYNEP dedi ki...

Çok teşekkür ederim hepinize:)
Hülya darısı başına, sağlıkla kucakla sen de miniğini:)

Itır dedi ki...

Hoşgeldi CanCan sefalar getirdi.
Pırasa saçlımı da vesileyle öperim çok çok :)

larcencielblog dedi ki...

Gözlerim doldu okurken, hoşgelmiş CanCan'ınız!!! Sizi ve Arda Abi'yi yeniden tebrik ediyorum! Öperim pek çok!!!

coraline dedi ki...

çok sevindim :) guke gule sağlıklı mutlu buyusun...

Aknur dedi ki...

Zeynep öyle bir his oldu ki icimde; "tabi ki Can olacakti adi" dedim. Ismiyle geldi, canimiza can katti. Hos geldin Can oglan, sefalar getirdin...

Ömer Tuna dedi ki...

maşallah size sağlıkla büyüsünler insallah

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails