Okul başladı, sonbahar geldi ve kaçınılmaz olarak evdeki cücenin horhor çeşmesi akmaya başladı.
Küçüklüğümdem böyle bir deyiş hatırlıyorum. Burunlarımız için hor hor çeşmesi derdi biri.. Ama kim? Anneannem mi? Babaannem mi? Onu hatırlamıyorum işte.
Bazı anlarda Arda soruyor, anne/ baba sen küçükken ne yapardın diye. Hani aslında içinde bulunduğu durumdan çıkış arıyor o anda. Anne ne yaparmış acaba çocuk olsa?
Ah çocuğum anne hatırlıyor mu o kadar detayı acaba?
O anda annelik halleri devreye giriyor, hemen nasıl olması gerektiğini, ne yapması gerektiğini kendi çocukluğum üzerinden anlatırken yakalıyorum kendimi.
Sonra baktım yok, bu tatmin etmiyor onu. Aslında aradığı cevap, o yapamadığı şeyi benim de çocukken yapamıyor olduğumu bilmek..
Ters döndürdüm oyunu: Ben de bağlayamazdım bağcıklarımı biliyor musun? Hatta bir keresinde üstüne bakıp yuvarlandım bile.. diyerek, azcık komik, azcık sakar hikayeler anlattım. Yarısı gerçek,yarısı ise hayal.. Gerçekten de çok becerikli bir çocuk sayılmazdım. İp atlarken 4'leri yapamazdım mesela. Asla bacaklarımı o kadar yukarıya çekip zıplayamazdım. Melike diye bir arkadaşım vardı, benim yerime hep o oynardı 4'leri..
Bağcığıma basıp merdivenlerden yuvarlanmışlığım ve bunu evdekilere hiç söylememişliğim var mesela. Düşününce ne tehlikeli aslında..
Ve işe yaradı bu taktik.. Nedense bir hırs, bir çaba geliyor o zaman üzerine. Annem / babam da yapamıyormuş çocukken, ben de yapamıyordum ama bak denedim denedim yaptım sonunda! cümleleri duyulmaya başlandı yavaş yavaş..
Ne ilginç aslında, tek istedikleri anlaşılmak, çoğu zaman onaylanmak.. Herkes gibi olduğunu bilmek, üzüntüsünün, heyecanının, korkusunun normal olduğunu hissetmek.. Biz de hala taktik, tavsiye, telkin vereduralım.
Ne için? Bir kulağından girip, ötekisinden çıkması için..
Horhor çeşmesini azıcık viks mahareti ile açtık, öğle uykusunu uyumayan bir çocuğun yorgunluğu ile uykuya gitti cüce.
Yeni hedef tek ayak üzerinde zıplamak..
Babanın tek ayak üzerinde zıplayamadığı bir zaman dilimi varmış desem o bile inanmaz, o yüzden annenin tek ayakla zıplayamadığı bir sek sek hikayesi yakında kapıyı çalar bizim evde :)
Küçüklüğümdem böyle bir deyiş hatırlıyorum. Burunlarımız için hor hor çeşmesi derdi biri.. Ama kim? Anneannem mi? Babaannem mi? Onu hatırlamıyorum işte.
Bazı anlarda Arda soruyor, anne/ baba sen küçükken ne yapardın diye. Hani aslında içinde bulunduğu durumdan çıkış arıyor o anda. Anne ne yaparmış acaba çocuk olsa?
Ah çocuğum anne hatırlıyor mu o kadar detayı acaba?
O anda annelik halleri devreye giriyor, hemen nasıl olması gerektiğini, ne yapması gerektiğini kendi çocukluğum üzerinden anlatırken yakalıyorum kendimi.
Sonra baktım yok, bu tatmin etmiyor onu. Aslında aradığı cevap, o yapamadığı şeyi benim de çocukken yapamıyor olduğumu bilmek..
Ters döndürdüm oyunu: Ben de bağlayamazdım bağcıklarımı biliyor musun? Hatta bir keresinde üstüne bakıp yuvarlandım bile.. diyerek, azcık komik, azcık sakar hikayeler anlattım. Yarısı gerçek,yarısı ise hayal.. Gerçekten de çok becerikli bir çocuk sayılmazdım. İp atlarken 4'leri yapamazdım mesela. Asla bacaklarımı o kadar yukarıya çekip zıplayamazdım. Melike diye bir arkadaşım vardı, benim yerime hep o oynardı 4'leri..
Bağcığıma basıp merdivenlerden yuvarlanmışlığım ve bunu evdekilere hiç söylememişliğim var mesela. Düşününce ne tehlikeli aslında..
Ve işe yaradı bu taktik.. Nedense bir hırs, bir çaba geliyor o zaman üzerine. Annem / babam da yapamıyormuş çocukken, ben de yapamıyordum ama bak denedim denedim yaptım sonunda! cümleleri duyulmaya başlandı yavaş yavaş..
Ne ilginç aslında, tek istedikleri anlaşılmak, çoğu zaman onaylanmak.. Herkes gibi olduğunu bilmek, üzüntüsünün, heyecanının, korkusunun normal olduğunu hissetmek.. Biz de hala taktik, tavsiye, telkin vereduralım.
Ne için? Bir kulağından girip, ötekisinden çıkması için..
Horhor çeşmesini azıcık viks mahareti ile açtık, öğle uykusunu uyumayan bir çocuğun yorgunluğu ile uykuya gitti cüce.
Yeni hedef tek ayak üzerinde zıplamak..
Babanın tek ayak üzerinde zıplayamadığı bir zaman dilimi varmış desem o bile inanmaz, o yüzden annenin tek ayakla zıplayamadığı bir sek sek hikayesi yakında kapıyı çalar bizim evde :)
1 yorum:
Ona de ki: "Bi Zeynep var. Anne olmuş, hala bağcık bağlayamıyormuş" Rahatlasın çocuk. Zira ben bağcıklı ayakkabılarımı bir kere birine bağlatıyor ve sonra hep keratayla giyiyorum. Ben bağlayınca hep açılıyor n'apiim?! :P
Yorum Gönder