24 Ekim 2011 Pazartesi

Paylaşmak ama herşeyi mi?

Elim gitmiyor yazmaya, koltuktan kalkasım yok hatta..
Ne garip, ne kötü günler yaşıyoruz..
Patlayan bombalar, yıkılan evler.. 
Daha bir kaç dakika önce haberi verilen trafik kazası, giden gencecik 8 genç..
Mesafelerin kısaldığı, haberlerin çok hızlı yayıldığı günümüzde artık üzülmekten başka elimden bir şey gelmiyor demek, ne vicdansız bir söylem..
Herkes elinden geleni topluyor, yapıyor, gönderiyor..Oturduğumuz yerden yardımda bulunabileceğimiz öyle çok seçenek var ki önümüzde.. Ne mutlu aslında bu noktaya gelebildiğimiz için..
Ama o arkada kalan can acısı, iç sızısı var ya, ben orada hep bir tökezliyorum işte..
Ohoo neler yazıp kafamı dağıtacaktım, neler çıktı elimden..
Asıl konu: Paylaşmak.
Bizim evimizde büyüyen çocuk hep elinden oyuncağı alınan çocuk olmuştur. 
Arada kafasına oyuncak yiyen hatta.
2 -  2,5 yaş arasında ise elinden oyuncağını kaptırdığında yada kendi isteği ile verdiğinde ya başka oyuncak bulan, yada karşı tarafın oynamasını bekleyen bir çocuğa dönüşmüştü.
Kendisini ittirip sırasını alan, elinden çekip oyuncağını alan çocuklar için zaman zaman sen de ittirebilirsin, oyuncağını geri alabilirsin gibi teşviklerimize rağmen o hep konuşmayı seçti. Daha küçükken bize gelip kendi haklılığını anlatma çabasına girdi, şimdilerde ise diğer çocuğa anlatma çabasına giriyor. 
Daha dün tiyatro gibi izledik bir tanesini.. 
Güzel mi güzel, cingöz mü cingöz bir kız, sıpayı ittirip arabasına konuverdi. Bu şaşkın ise kıza laf anlatma derdinde. Ama ben biniyordum sıra bendeydi, sen neden aldın arabayı benden vs vs vs..
Ama kız çok cin, baktı bu araba için pervane oluyor ben bununla dalgamı geçerim dedi heralde ki iniyor arabadan, tam Arda adım atacakken koşup tekrar biniyor! ve hikaye başa sarıyor :)
Bu tip durumlarda, hele ki kullanılan oyuncak kamu malı ise, olabildiğince kendi işini çözmesine gerekirse sırasını beklemesine ve becerebilirse elinden kaptırmaması için çabalamasına olanak vermeye çalışıyorum. 
Aslında için için ittiriversin istediğim oluyor hani :) Ama hayır onun yolu daha karmaşık, anlatmak, istemek o da olmazsa değiş tokuşa gitmek gibi..
Bu çözümlerin okulda işe yaradığını biliyorum, geçen seneye göre kendini daha iyi savunduğunu, sesini yükselttiğini, şöyle bir anlaşma yapalım diyerek çözüme gitmeye çalıştığını ama asla vurmadığını, ittirmediğini ve bunların okulda işlediğini biliyorum. 
Ama oğlum hayat okuldaki kadar düzenli değil ve hatta acımasız, aynı dün olduğu gibi,, Her zaman karşındakiler öğretmen gözetiminde olmayacak ve sen bazı şeyleri paylaşmaman gerektiğini de öğreneceksin. 
Ne gibi mi? 
Sana ait olan bir prenses gibi mesela!
Yerdeki şovalyeyi giydirince içeri koşup bir prenses çizmiş kağıda. Şovalye prensesi kurtaracak konu bu..
Ben şovalyeyi aldım, prenses benim diye girdim perdeye,,
O da ben Arda, o benim prensesim alamazsin diye girdi.
Buraya kadar tamam ama ben azıcık üsteleyip hayır ben onu kurtarmaya geldim diye ısrar edinceee, tamam paylaşalım o zaman! deyiverdi!!
Yok annecim yok, prenses sen de kalsın, sen de hep böyle uzlaşmacı kal, kendini yedirmeden ama, için için kendini de yemeden..
Bir Not
Şöyle de bir tavsiye almıştık biz zamanında: Çocuklar ellerindeki eşyanın kendilerine ait olduğunu ve paylaştıklarında geri alabileceklerini, sahipliğin karşı tarafa geçmediğini anladıkları anda paylaşmayı da anlarlarmış. Kamuya ait oyuncak ve eşyalarda ise öğrenmeleri gereken şey paylaşmaktan çok, başkalarına saygı gösterme, sıra bekleme gibi toplum kuralları olduğundan, bu tip durumlar kendi haklarını korumayı öğrenme, henüz benim işim bitmedi diyebilme ve işleri bittiğinde sıradakine devretmeyi öğrenmek için güzel fırsatlar olarak değerlendirilmeliymiş.

2 yorum:

Itır dedi ki...

Bizim Arda da iten kakan, hinlik yapan, oyuncak araklayan bir tip olmadı hiç. Ama sadece konuşarak da anlatmaz..Böhühüheeaaaa diye ağlayarak bizden medet umar, belki de biz zamanında müdahale ederek bizden medet ummasını sağladık..Artık kendi halletsin diye karışmıyorum ama tarz olarak kesinlikle çata çuta girişen bir tip asla olmadı...

ZEYNEP dedi ki...

Aslında bazen ben de cok gec mudahele ediyormusum gibi hissediyorum :( Çok mu yalnız basına mucadele etmek zorunda kalıyor ne?Ortasını bulmak da zor.. İttirmek, vurmak cesaret gerektiren davranıslar aslında bir bakıma bence, o cesaret olmayınca habire ceneye vuruyor ama hangi cocuk dinler ki onu, bosa konusuyor genelde :(

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails