Hep böyle oluyor..
Ne zaman ki bana aynı kitapları okumaktan fenalık geliyor, o zaman kitap yüklenip geliyorum eve.. Nedense pek de sık oluyor bu durum..
Yeni getirdiklerimin başına geleceği de biliyorum alırken:
Yeni herşeye mesafeli yaklaşan cüce önce hepsini birer kez okutacak, ciddi ve bol sorulu bir dinleme yapacak.
Sonra bir kısmını ileriki bir zamanda - nasıl oluyorsa ilgisi depreşiveriyor bir an - işte o ana kadar görmezden gelecek. Aklına yatanları ise akşamları eski aşkları ile harmanlayıp yavaş yavaş okutacak..
Öyle bir gecede iki yeni kitabı arka arkaya okumak, mümkün değil..
Öte yandan da sevdiği kitapların serilerinden haberdar olmaya başladı kendiliğinden. Kitapların arkalarına bakıp, serinin diğer kitaplarının isimlerini okutarak, içlerinden seçmece yapmaya, istediklerini söylemeye ve bunları beklemeye başladı ki, hoşuma gidiyor bu durum..
İşte durum böyle iken dün akşam Mutlu Suaygırı' nı ve Sakar Cadı Vini Uzayda'yı çıkardım ortaya.
Sakar Cadı' ya hasretle sarıldı. Sanki bütün Sakar Cadı serisini biliyormuş da bir bu eksikmiş gibi, arayıp da bulamamış gibi..Acayip bir muhabbet var bu çirkin cadı ile aralarında. Soluksuz okuduk Vini' yi.
Sonra aaa hipopotam anne diyerek diğer kitabı aldı eline.
- Yok annecim o hipopotam değil su aygırı! ( Cahil anne iş başında! )
- Hayıııl o hipopotam!
- Hımm benziyorlar demek, okuyalım mı? (Duruma ayamamış anne ısrarcı! )
- Okuyalım
Bir yandan kitabı kesiyorum acaba gerçekten o bir hipopotam mı, suaygırı ile hipopotam aynı şey mi? Valla da benziyorlar! Banyodaki havlu askısı -ki kendisi bir hipopotam, üstelik mor- aynı bu işte!
Kitapda milyon kere suaygırı kelimesi geçiyor.
Suaygırı olmak istemiyorum yo yo yo! diye söylediği şarkı ise bilmem kaç defa !
Her seferinde anne o hipopotaaam diyerek düzeltmesini ancak minik su aygırının şarkısını seslendirerek durdurabildim. İşin içine şarkı türkü girince akan sular durdu tabii. İçinden şarkının uğruna hadi suaygırı olsun demediyse ne olayım..
Kitap biter anne bilgisayara sarılır ve eveeett suaygırı = hipopotam! sonucuna ulaşır.
Kös kös geri döndüm, kusura bakma annecim evet o bir hipopotammış, suaygırı ile hipopotam aynı şeymiş, sen doğru biliyormuşsun..
Haklı çıktığına mı sevindi yoksa tombul suaygırını mı sevdi bilinmez ama bir aydınlandı yüzü..
İlk defa eskileri ile harmanlamadan yenilerinin arasına gömülüp uyudu..
Anneye ders 1: Çocukla inatlaşma, onun dimağı senden daha zinde,biliyor olabilir..
Anneye ders 2: İyice öğrenmeden çocuğun önüne yeni birşey koyma, önce kendin çalış..
Ne zaman ki bana aynı kitapları okumaktan fenalık geliyor, o zaman kitap yüklenip geliyorum eve.. Nedense pek de sık oluyor bu durum..
Yeni getirdiklerimin başına geleceği de biliyorum alırken:
Yeni herşeye mesafeli yaklaşan cüce önce hepsini birer kez okutacak, ciddi ve bol sorulu bir dinleme yapacak.
Sonra bir kısmını ileriki bir zamanda - nasıl oluyorsa ilgisi depreşiveriyor bir an - işte o ana kadar görmezden gelecek. Aklına yatanları ise akşamları eski aşkları ile harmanlayıp yavaş yavaş okutacak..
Öyle bir gecede iki yeni kitabı arka arkaya okumak, mümkün değil..
Öte yandan da sevdiği kitapların serilerinden haberdar olmaya başladı kendiliğinden. Kitapların arkalarına bakıp, serinin diğer kitaplarının isimlerini okutarak, içlerinden seçmece yapmaya, istediklerini söylemeye ve bunları beklemeye başladı ki, hoşuma gidiyor bu durum..
İşte durum böyle iken dün akşam Mutlu Suaygırı' nı ve Sakar Cadı Vini Uzayda'yı çıkardım ortaya.
Sakar Cadı' ya hasretle sarıldı. Sanki bütün Sakar Cadı serisini biliyormuş da bir bu eksikmiş gibi, arayıp da bulamamış gibi..Acayip bir muhabbet var bu çirkin cadı ile aralarında. Soluksuz okuduk Vini' yi.
Sonra aaa hipopotam anne diyerek diğer kitabı aldı eline.
- Yok annecim o hipopotam değil su aygırı! ( Cahil anne iş başında! )
- Hayıııl o hipopotam!
- Hımm benziyorlar demek, okuyalım mı? (Duruma ayamamış anne ısrarcı! )
- Okuyalım
Bir yandan kitabı kesiyorum acaba gerçekten o bir hipopotam mı, suaygırı ile hipopotam aynı şey mi? Valla da benziyorlar! Banyodaki havlu askısı -ki kendisi bir hipopotam, üstelik mor- aynı bu işte!
Kitapda milyon kere suaygırı kelimesi geçiyor.
Suaygırı olmak istemiyorum yo yo yo! diye söylediği şarkı ise bilmem kaç defa !
Her seferinde anne o hipopotaaam diyerek düzeltmesini ancak minik su aygırının şarkısını seslendirerek durdurabildim. İşin içine şarkı türkü girince akan sular durdu tabii. İçinden şarkının uğruna hadi suaygırı olsun demediyse ne olayım..
Kitap biter anne bilgisayara sarılır ve eveeett suaygırı = hipopotam! sonucuna ulaşır.
Kös kös geri döndüm, kusura bakma annecim evet o bir hipopotammış, suaygırı ile hipopotam aynı şeymiş, sen doğru biliyormuşsun..
Haklı çıktığına mı sevindi yoksa tombul suaygırını mı sevdi bilinmez ama bir aydınlandı yüzü..
İlk defa eskileri ile harmanlamadan yenilerinin arasına gömülüp uyudu..
Anneye ders 1: Çocukla inatlaşma, onun dimağı senden daha zinde,biliyor olabilir..
Anneye ders 2: İyice öğrenmeden çocuğun önüne yeni birşey koyma, önce kendin çalış..
2 yorum:
"mutlu hipopotam" diyor bizimki de bu kitaba:)
ve o şarkı ah o şarkı...Amy Winehouse'un "rehab"i gibi söylüyoruz biz bir de:))))
ya zeynepcim, çok tatlısın valla, güldürdün beni...
sen zor bir gece geçiriyormuşsun bu gece, geçmiş olsun tüm aile fertlerine
Yorum Gönder