Can oldu 6 aylık.
Yarı yaşında artık.
Bugün IG de bir arkadaşım Can'ın resminin altına 6 ay bence milattır yazmıştı, evet bence de..Bayağı adam oldu. Gözle görülür değişiklikler gösterdi son bir ayın içinde.
Etrafındakiler, onlarla ilişkisi, anne ile arasındaki mesafe, babaya tepkisi, gözlerini bir an olsun ayırmadığı abi ile iletişime geçme denemeleri, ilk gördüklerine karşı takındığı temkinli tavır..Fiziken kendini deneme sayısındaki gözle görülür artış.. Oldu işe,yarı adam oldu bir anda.
Ve Can'ın son bir ayda bir birey olup ortaya çıkışı ile evdeki sakin giden dengeler de alt üst oldu.
Can bebekti, anlamıyordu, arada bir ağlıyordu ,meme emiyor, uyuyordu. Anne onu yatağına bıraktığında oyalanıyordu, anne de Arda ile 10 dakika da olsa vakit geçiriyordu.
Şimdi yatağında durmayan, yemek masalarına yanaşan, yerdeki oyuncaklara sulanan, abisini dikkatle izleyen, abisi sadece konuşsa bile gülen ve tabii ki elde olmadan ilgiyi üstüne toplayan bir çocuk daha var evde.
Ben hamileyken Arda tırnak yemeye başlamıştı ufaktan. Üstüne düşmüyor, görmezden geliyorduk. Okulun da desteği ile çok çok azaldı ama bambaşka şeyler başgösterdi bir anda.
İçine içine doldurdukları anlayamadığımız şekillerde ortaya çıktılar. Benimle bir anlaşmazlığa düştüğü anda dudaklarını kemirmeye başladı mesela.. Evdeki eski yeni hiçbirşeyin değişmemesi , atılmaması için ciddi direnç göstermeye başladı.
Bütün bunların yerine, ağlasaydı mesela, kardeşine yada bize karşı bir tepki verseydi, ne bileyim ona bakmayın, onu sevmeyin vs deseydi.. Yok hiç birini demedi.. Aksine benim bir erkek kardeşim var diye böbürlendi dışarılarda. Servisten iner inmez ilk sorduğu sen Can'ı nasıl evde bırakıp indin, ya bir şey olursa oldu.
İlgilenmez gözüktü ama aralarda öptü kokladı çaktırmadan.
Doktor amca hastalanır dediği için göbeğinden yukarısını öpmemek için azami dikkat gösterdi, gösteriyor..
Ama işte ne zaman ki Can ben varım demeye başladı, ipler gerildi orada.
Anneanne- babaanne bizde iken iyice cozuttu. Olur olmaz şeylerden arızalar çıkardı, çıkarıyor. Biz yalnızken ben çok daha kolay idare edebiliyorum onu, hatta pek de keyifli vakit geçiriyoruz biraz özen ve dikkat ile. Ama başkaları varsa işler zorlaşıyor birden.
Arda özünde zor bir çocuk zaten.
Çok inatçı, asla dediğinden geri adım atmayan, iknası çok zor hatta imkansız.. Dikkatini istemediği yada ilgilenmediği bir şeye asla çekemediğin, sevdiği şeyi dibine kadar yapmak için direnen, üstüne bir de karşısındakine sevdirmek için didinen hatta zorlayan bir çocuk.
Elbet kendine özel ve çok güzel başka özellikleri de var ama şu anda konumuz iyi özellikler değil :)
Tüm bunlar kardeşten önce de bizim için zorlayıcı özellikler idi. İnat ettiği yerde kendi haline bırakıp, yaptığı davranışın olumsuz sonucu ile karşılaşmasını beklemek, kendi kendine doğru yolu bulması için sabır göstermek gerekiyordu. Hep böyle oldu.
Ama şimdi iş arıza çıkarmaya gelince, ortada da sebep olmayınca , nerden tutacağını şaşırıyor. Bir anda yemek yemeyeceğim, yada üstümdekiler pijama değil elbise diye diretmeye başlayabiliyor mesela.
İkna etmek filan söz konusu değil. Zaten ikna edilecek bir şey de yok, o bilmiyor mu üstündekilerin ne olduğunu? Biliyor tabii de işte nerden bulsun çocuğum bir anda olay çıkaracak malzemeyi? :)
Zor mizacının üstüne altı aydır birikenler geliyor. İşin içinden çıkılmaz bir hal alıyor bazen.
Şikayetim yok, bir yerden ne çıkacak diye bekliyordum zaten. Herşey bu kadar sessiz ve sakin gidemezdi..
Bol öpücük, bol kucak, bol koklaşma ve bol çok bol sabır bir noktada herşeyi çözüyor.
Ama tabii gönül istiyor ki öyle bir şey yapayım ki yüreğindeki bütün fırtınaları bir anda söndüreyim. Olmuyor tabii, bazen alevleniyor, bazen sönmeye yüz tutuyor. Dalgalı, parçalı bulutlu bir hava geziyor evin içinde nicedir.
Ben sağlamsam eğer, sinirlerim sağlamsa, fiziken iyi hissediyorsam kazasız atlatıyor, O'nu da kendimi de huzurla uykuya teslim edebiliyorum akşamları.
Ama ben yorgunsam, elim kolum, başım, yüreğim kaldırmıyorsa yemek, boya, pijama, oyuncak , kitap,-konu her neyse -o savaşı, o zaman yanımda kim varsa Can'ı devrediyorum hemen. Derin bir nefes alıp Arda'nın dolandığı semalara gitmeye çalışıyorum. Enerjimin son kırıntılarını oralarda harcıyorum. Bazen başarılı oluyorum, bazen olamıyorum, inadı ve karşı koyuşu ile başbaşa bırakıyorum onu mecburen.
Her türlü kemirgenlik hali ve değişikliğe direnç ile ilgili uzman yardımı alacağım, hemen bir iki gün içinde hem de. Çünkü bu yarıyıl tatilini bir fırsat olarak görüyorum aslen. Yanımda olması, tüm günü evde yada dışarıda bir arada geçiriyor olmak, arada ben nefessiz kalsam da ona iyi geliyor. Şu aralar atacağımız her doğru adımın, kısa sürede geri dönüşü olacakmış gibi geliyor bana..
Başka konularımız var ayrıca elimizde, içinde yaşadığı yaşattığı, ne kadar beslesek de doyuramadığımız müzik gibi, tiyatro gibi, dekor gibi kostum gibi, bir anda sökülüveren okuma yazma gibi,kağıtlara, resimlere, notalara balıklama dalıp oynamak istemediği oyuncaklar, ilgilenirken sıkılıyorum dediği başka bir sürü şey gibi.. Soyut kavramları anlamak için gösterdiği büyük çaba, bizim anlatmak için çok zorlanmamız gibi..
Böyle yazıyorum, sonra okuyunca amma karamsar bir tablo çizmişim diyorum. Öyle ağlak bağırış çağırış bir halimiz yok genelde. Benim yüreğime yük bunlar daha çok. Arada derede gördüklerim. Bir de O'nun ansızın ortaya çıkardığı arıza halleri..
Bunlar haricinde kesiyor, boyuyor, pişiriyoruz. Şarkı söylüyoruz bol bol. Scrabble oynadık bugün. Biraz Arda'ca biraz annece ama olsun:) Can çok gülüyor Arda' ya, o güldükçe bu coşuyor. Saçlarını salladıkça Can kahkahalara boğuluyor, bizimki sallabaş oluyor ortalıkta mesela..
Kitap okuduk çok çok.. Çoraptan kardanadam yaptık. Tüm bunlar olurken Can ya kucağımda , ya yerde dibimizde yada uykudaydı haliyle.
Evde babaanne ve dede var ama bir tanesi de onlarla oyalanmıyor, ikisi de benim tepemde:)
Buna da şükür, çok şükür..Gün gelecek hepsi geçeçek ve ufacık anılar olarak kalacaklar bende, bunu bilmenin rahatlığı var biraz da üzerimde.
Yarı yaşında artık.
Bugün IG de bir arkadaşım Can'ın resminin altına 6 ay bence milattır yazmıştı, evet bence de..Bayağı adam oldu. Gözle görülür değişiklikler gösterdi son bir ayın içinde.
Etrafındakiler, onlarla ilişkisi, anne ile arasındaki mesafe, babaya tepkisi, gözlerini bir an olsun ayırmadığı abi ile iletişime geçme denemeleri, ilk gördüklerine karşı takındığı temkinli tavır..Fiziken kendini deneme sayısındaki gözle görülür artış.. Oldu işe,yarı adam oldu bir anda.
Ve Can'ın son bir ayda bir birey olup ortaya çıkışı ile evdeki sakin giden dengeler de alt üst oldu.
Can bebekti, anlamıyordu, arada bir ağlıyordu ,meme emiyor, uyuyordu. Anne onu yatağına bıraktığında oyalanıyordu, anne de Arda ile 10 dakika da olsa vakit geçiriyordu.
Şimdi yatağında durmayan, yemek masalarına yanaşan, yerdeki oyuncaklara sulanan, abisini dikkatle izleyen, abisi sadece konuşsa bile gülen ve tabii ki elde olmadan ilgiyi üstüne toplayan bir çocuk daha var evde.
Ben hamileyken Arda tırnak yemeye başlamıştı ufaktan. Üstüne düşmüyor, görmezden geliyorduk. Okulun da desteği ile çok çok azaldı ama bambaşka şeyler başgösterdi bir anda.
İçine içine doldurdukları anlayamadığımız şekillerde ortaya çıktılar. Benimle bir anlaşmazlığa düştüğü anda dudaklarını kemirmeye başladı mesela.. Evdeki eski yeni hiçbirşeyin değişmemesi , atılmaması için ciddi direnç göstermeye başladı.
Bütün bunların yerine, ağlasaydı mesela, kardeşine yada bize karşı bir tepki verseydi, ne bileyim ona bakmayın, onu sevmeyin vs deseydi.. Yok hiç birini demedi.. Aksine benim bir erkek kardeşim var diye böbürlendi dışarılarda. Servisten iner inmez ilk sorduğu sen Can'ı nasıl evde bırakıp indin, ya bir şey olursa oldu.
İlgilenmez gözüktü ama aralarda öptü kokladı çaktırmadan.
Doktor amca hastalanır dediği için göbeğinden yukarısını öpmemek için azami dikkat gösterdi, gösteriyor..
Ama işte ne zaman ki Can ben varım demeye başladı, ipler gerildi orada.
Anneanne- babaanne bizde iken iyice cozuttu. Olur olmaz şeylerden arızalar çıkardı, çıkarıyor. Biz yalnızken ben çok daha kolay idare edebiliyorum onu, hatta pek de keyifli vakit geçiriyoruz biraz özen ve dikkat ile. Ama başkaları varsa işler zorlaşıyor birden.
Arda özünde zor bir çocuk zaten.
Çok inatçı, asla dediğinden geri adım atmayan, iknası çok zor hatta imkansız.. Dikkatini istemediği yada ilgilenmediği bir şeye asla çekemediğin, sevdiği şeyi dibine kadar yapmak için direnen, üstüne bir de karşısındakine sevdirmek için didinen hatta zorlayan bir çocuk.
Elbet kendine özel ve çok güzel başka özellikleri de var ama şu anda konumuz iyi özellikler değil :)
Tüm bunlar kardeşten önce de bizim için zorlayıcı özellikler idi. İnat ettiği yerde kendi haline bırakıp, yaptığı davranışın olumsuz sonucu ile karşılaşmasını beklemek, kendi kendine doğru yolu bulması için sabır göstermek gerekiyordu. Hep böyle oldu.
Ama şimdi iş arıza çıkarmaya gelince, ortada da sebep olmayınca , nerden tutacağını şaşırıyor. Bir anda yemek yemeyeceğim, yada üstümdekiler pijama değil elbise diye diretmeye başlayabiliyor mesela.
İkna etmek filan söz konusu değil. Zaten ikna edilecek bir şey de yok, o bilmiyor mu üstündekilerin ne olduğunu? Biliyor tabii de işte nerden bulsun çocuğum bir anda olay çıkaracak malzemeyi? :)
Zor mizacının üstüne altı aydır birikenler geliyor. İşin içinden çıkılmaz bir hal alıyor bazen.
Şikayetim yok, bir yerden ne çıkacak diye bekliyordum zaten. Herşey bu kadar sessiz ve sakin gidemezdi..
Bol öpücük, bol kucak, bol koklaşma ve bol çok bol sabır bir noktada herşeyi çözüyor.
Ama tabii gönül istiyor ki öyle bir şey yapayım ki yüreğindeki bütün fırtınaları bir anda söndüreyim. Olmuyor tabii, bazen alevleniyor, bazen sönmeye yüz tutuyor. Dalgalı, parçalı bulutlu bir hava geziyor evin içinde nicedir.
Ben sağlamsam eğer, sinirlerim sağlamsa, fiziken iyi hissediyorsam kazasız atlatıyor, O'nu da kendimi de huzurla uykuya teslim edebiliyorum akşamları.
Ama ben yorgunsam, elim kolum, başım, yüreğim kaldırmıyorsa yemek, boya, pijama, oyuncak , kitap,-konu her neyse -o savaşı, o zaman yanımda kim varsa Can'ı devrediyorum hemen. Derin bir nefes alıp Arda'nın dolandığı semalara gitmeye çalışıyorum. Enerjimin son kırıntılarını oralarda harcıyorum. Bazen başarılı oluyorum, bazen olamıyorum, inadı ve karşı koyuşu ile başbaşa bırakıyorum onu mecburen.
Her türlü kemirgenlik hali ve değişikliğe direnç ile ilgili uzman yardımı alacağım, hemen bir iki gün içinde hem de. Çünkü bu yarıyıl tatilini bir fırsat olarak görüyorum aslen. Yanımda olması, tüm günü evde yada dışarıda bir arada geçiriyor olmak, arada ben nefessiz kalsam da ona iyi geliyor. Şu aralar atacağımız her doğru adımın, kısa sürede geri dönüşü olacakmış gibi geliyor bana..
Başka konularımız var ayrıca elimizde, içinde yaşadığı yaşattığı, ne kadar beslesek de doyuramadığımız müzik gibi, tiyatro gibi, dekor gibi kostum gibi, bir anda sökülüveren okuma yazma gibi,kağıtlara, resimlere, notalara balıklama dalıp oynamak istemediği oyuncaklar, ilgilenirken sıkılıyorum dediği başka bir sürü şey gibi.. Soyut kavramları anlamak için gösterdiği büyük çaba, bizim anlatmak için çok zorlanmamız gibi..
Böyle yazıyorum, sonra okuyunca amma karamsar bir tablo çizmişim diyorum. Öyle ağlak bağırış çağırış bir halimiz yok genelde. Benim yüreğime yük bunlar daha çok. Arada derede gördüklerim. Bir de O'nun ansızın ortaya çıkardığı arıza halleri..
Bunlar haricinde kesiyor, boyuyor, pişiriyoruz. Şarkı söylüyoruz bol bol. Scrabble oynadık bugün. Biraz Arda'ca biraz annece ama olsun:) Can çok gülüyor Arda' ya, o güldükçe bu coşuyor. Saçlarını salladıkça Can kahkahalara boğuluyor, bizimki sallabaş oluyor ortalıkta mesela..
Kitap okuduk çok çok.. Çoraptan kardanadam yaptık. Tüm bunlar olurken Can ya kucağımda , ya yerde dibimizde yada uykudaydı haliyle.
Evde babaanne ve dede var ama bir tanesi de onlarla oyalanmıyor, ikisi de benim tepemde:)
Buna da şükür, çok şükür..Gün gelecek hepsi geçeçek ve ufacık anılar olarak kalacaklar bende, bunu bilmenin rahatlığı var biraz da üzerimde.
2 yorum:
Nasıl benzer ev hallerimiz var ve nasıl güzel anlatmışsın..
ah tatlım ah,
Arda'yı hiç öyle tahmin edemiyorum, benim için hep "bizim böyle bir sorunumuz yok ki" diyen küçük bir adam :)
Senin de öyle dediğini duyuyorum ama ben de söyleyeyim; varsın biraz deli olsun be Zeynep'im. Senin yüreğinin yükü artıyor o dellendikçe, O'nunki hafifliyor. Varsın öyle olsun...
Yorum Gönder