10 Kasım 2010 Çarşamba

Yolculuk, Atatürk ve Sirenler

Zaten huzursuzum,
Hepi topu bir buçuk saat sürecek bir yolculuk ve bir gececik sürecek ayrılık hepsi bu da işte, bin tane şeyi ayarlıyorsun ya "anne" evden gidecekse eğer,,
Zaten dolmuş kafamın içi milyon tane ıvır zıvırla,,
Kapıda vedalaştık oğlumla, kocişle..Arda' yı da babası bırakınca okula saate bir baktım normalden daha erken yoldayım, umarım 09.05' te şirkette olurum diye içimden geçirdim, rahatça saygı duyabilmek için, sirenin sesi uzakta kaybolana kadar öylece , bir dakikacık da olsa anabilmek için..
Nitekim geçen sene saat 9.05' te yol durmadığı gibi , kornalar sirene eşlik etmek yerine durmaya çalışanlara çalmıştı :(
Bu sabah da manzara çok farklı olmadı ne yazık..
Arka canıma minicik bir Atatürk resmi yapıştırmış bir arabayı sağa sıkıştırıp korna ile taciz eden bir kartal, kendisi ile birlikte beni ve bir sürü arabayı tehlikeye attı, nasıl bir düşmanlık, nasıl bir cehalettir , anlayan var mıdır acaba?
Ben anlayamıyorum,
Atatürk ölmedi, yüreğimde yaşıyor diye şimdilik anlamadan şarkı söyleyen çocuklara, ileride, yüreğinde Atatük' e yer olmayanlarla bir arada yaşadığımızı nasıl anlatacağım (z)?
Sanırım bütün bu düşünceler anne olduktan sonra yüz üstüne çıkıyor insanın kafasında..
Cevapları bilmediğim gibi bir de çaresiz hissediyorum..
Daha mutlu, daha umutlu olduğum bir gün , cevaplara dair de bir kaç cümlem olur belki,, Ama bugün değil,,

Paylaş

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails