17 Aralık 2014 Çarşamba

Bir Bisiklet Hikayesi ve Ardındaki Bambaşka Şeyler

Dün instagram 'da Arda'nın korkunç çorap ve ayakkabı kombinasyonunu göstermek için aşağıdaki fotoğrafı paylaşmıştım. Korkunç değil mi ama? :)


Buradaki her daim güneşli hava nedeni ile evimizde yaşanan ayakkabı- terlik sorunu tek başına bir post konusu olabilir, o yüzden bu konuyu uzatmayacağım.
Fotoğrafın altına arkadaşlarım iki teker' e geçmişsiniz diye yorumlar düşünce, Arda'nın iki teker macerasını ve iki tekerin arkasında yatan bambaşka bir noktayı yazmak istedim.
Malum bizim elimizde 6 yaşında inadım inat bir velet var. Hatta öyle ki kendisine hiç bir 6 yaş çocuğuna yiyen ödül, ceza yemiyor.
Yeri geldiğinde cezamı alırım, sesimi de çıkarmadan katlanırım ama yine bildiğimi yaparım deyip devam etmeyi, yada istediğini yapabilmek için ödülden vazgeçmeyi gayet rahat tercih edebiliyor.
Bazen çok zorda kalıp vicdanını dürtelim diyoruz. Bak ama arkadaşların ne der, yada gel biz de bilmem kim gibi yapalım , yada sınıfta böyle yaparsan ismin artık güneşte değil bulutta duracak gibilerinden.. Farkediyor mu? Hayır..
Arda için kendisi bir şeye inanıyorsa ve doğruysa, başkalarının ne dediği, ne düşündüğü, onu gruba alıp almamaları filan vız gelip tırıs gidiyor..Ha ödül-ceza vererek yada ama bak seni aralarına almazlar diyerek doğru yada yanlış yapma durumuna hiç girmiyorum. Bazen doğruyuz,  bazen yanlış. Ama anne - baba olarak insan çıkmazda kalınca elindeki bütün kozları bir anda oynayabiliyor…
Bu ön bilgiden yola çıkarak Arda'nın iki tekere geçişinin benim için neden bir milat olduğuna geleyim şimdi.
Aralık ayı başında burada National Day kutlamaları nedeni ile okul üç gün tatil oldu. Sıklıkla görüştüğümüz Arda'nın sınıf arkadaşlarından biri Sebastian'ın annesi de bu ara tatilde bize doğru gelin, bisikletinizi de getirin, çocuklar biner , biz de yürürüz diye bir teklifte bulundu.
Sebastian dünya tatlısı bir çocuk. Çok canayakın, çok hareketli, çok konuşkan. Yani bizdekinin tam tersi:))) Ama işte iyi oluyor birbirlerini dengeliyorlar zaman zaman..
Ben de Pazartesi günü okuldan dönerken bu planı Arda' ya söyledim, büyük ihtimalle Perşembe buluşacağız dedim. Ve ilk şoku orada yaşadım. Anne, Sebastian'ın bisiklerinde destek tekerlekleri var mı? Bilmem.. Peki Alisha'nın? Bilmiyorum olabilir de olmayabilir de.. Eğer onların yoksa benim de olmasın, çıkaralım. Peki nasıl bineceksin yavrum evladım? Öğreneceğim!
Şimdi araba sürerken o an yaşadığım coşkuyu ve sevinci nasıl saklarım diye debelenişimi, Arda' ya çaktırmamaya çalışmamı anlatmam mümkün değil… 6 senedir ilk defa çocuğum bir arkadaşına özeniyor ve onlardan eksik kalmak istemiyor. Bir nevi rekabete giriyor ki Arda'nın asla yapmadığı şey. Yapamazsa, yapamam deyip çeker gider normalde..
Çok sevindim ama içimden bir ses de çok sevinme arabadan indiği anda yada bir kere düştüğü anda vazgeçebilir diyordu.
Sonra ilk işim yan tekerlekleri yok etmek oldu tabii:) Neyse baktım unutmuyor, Perşembe
'ye gün sayıyor. Bir iki çalıştık ama bu sefer başka bir sorunumuz vardı. Arda o kadar çok konuşuyor ve bisikletle alakalı olmayan milyonlarca soruyu sormak için o kadar çok duruyordu ki, bir gıdım ilerleme sağlayamıyorduk. Anne fransızcada fransızca nasıl denir? Anne dünyada kaç ülke var biliyor musun? vs vs.. Ben iki akşam belimin ağrımasıyla kaldım, oğlan ayaklarını kesemedi yerden..
Çağlar'ı da kattım işin içine, dedim bu işi babalar yapar hadi bakayım. Arda her hatırladığı ve hatırlattığı anda attık kendimizi sokaklara.. Ama baktı ki bunca çene ve dikkat dağınıklığı ile bu iş perşembeye yetişmeyecek, üzüldü önce..
Bu sefer hevesi kaybolmasın diye ben planı değiştirdim. Sebastian'ın annesi ile konulup bisikletsiz bir plana çevirdim ve Arda' ya da bunu anlattım. Onlara hala bisikletli bir gün için sözümüzün olduğunu ve isterse tekrar destek tekerleklerini takabileceğini.. Takmak istemedi.. Biraz ara verdi çalışmaya..
Sonra bir akşam diğer korktuğum başıma geldi, düştü! Kolu çizildi, canı acıdı. Hemen ilk tepkisini verdi: Demek ki bisiklet can acıtan bir şey, binmeyeceğim.
Ses etmedik, evden bant getirdik, oturduk havadan sudan sohbet ettik. Ben bu iş bitti derken baktım kalktı devam ediyor! Bu da ikinci şokum oldu.
Sonra bir iki gün önce babası ile çıktılar. Çağlar oldu bu iş diye geri geldi. Nasıl oldu dedim.
'Konuşma, dikkatini yaptığın işe ver ve küçük s ler çiz ' demiş. O da dinlemiş!
Neyse sonunda bizim oğlan çıktı iki tekerin üstüne. Hala uzun gidemiyor çünkü söyleyecek çok lafı var. Kalkarken desteğe ihtiyaç duyuyor, 20 metre gidiyor hop aklına birşey geliyor, duruyor, konuşuyor, bazen pedalları çevirmeyi unutup devriliyor.
Nitekim kısacık ömründe ilk defa bir işi hem de fiziksel beceri gerektiren bir işi, arkadaşlarına yetişebilmek için yaptı.
Bu onun için de bizim için de bir milattır.
Biliyorum ki ben istesem, yalvarsam, zorlasam yapmazdı..
Şimdi devamı nasıl gelecek diye bekliyorum. İki seçenek var, ya sevmediği şeylerde yaptığı gibi bir kere azıcık başarınca oldu deyip bırakacak, yada sevdiği işlerde yaptığı gibi mükemmele ulaşana kadar çalışacak.
İlki büyük ihtimal ama bu sefer büyük konuşmayacağım. Bir kere daha gördüm ki büyüyor ve büyüdükçe değişiyor.. Bu durumda analara da hoop değiş ton ton deyip onun meylettiği yöne meyletmek kalıyor..

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails